8
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2518
Okunma

Son günüm..
Pek yakında bir mektubun yazıl(a)mayan mesajlarını ve ya
önsezilerini otopsi yapacağım..Sanırım bunu halka açık bu meydanda yapacağım..
Bu seni yanıltmasın,Temmuz’a yetişecek bir film olacak sonuçta..
Henüz istiridye kabuğunun içindeki inci tanesinden pek kimsenin haberi yok..
Zaman kimlerin lehine işliyor..ya da kimlerin aleyhine..
İnsanın kendisini zamanla ilişkilendirmesi,zamanı algılayışı,
özellikle zamanı değerlendirme biçimi ve yöntemi kimi zaman
pembe diziler gibi değil mi?..Kaç zamandır ceplerimde
göğe sarılmayı bekleyen değişik adresler biriktiriyorum..
Zaman,sanki modası geçmiş bir giysi gibi duruyor karşımda..
Markasız tek bir harfe el atmayışım bundandır..
Ara sıra karşılıklı yazılmış sözcüklerimizle susmaya
konuşuyoruz oysa..Zaman,bulaşıcı bir hastalık gibi sarıp
sarmalıyor ikimizide..Bazı geceler yüzünden,sesinden yoksun
gecekondu türküleri söylüyor Zaman..Birileri gökkuşağına
bir renk daha eklemeye uğraşırken,biz şifreli sözcüklerimizle
yeni yeni hücreler ekledik beyaz kağıtlara..Boşluk kokan
aynalarda her sabah,aynı harften incinen iki çocuk gibi
kanatıp duruyoruz tüm mevsimleri..(Ben sizi en çok siyah
beyaz fotoğraflarınızdan yakamoz parlaklığıyla seviyorum)..
Her ne kadar ’Bir delinin güncesi’nde adım geçse de ve her ne
kadar kayıp heceler sözcüğünden kursan da cümlelerini Bir
umudum var sana dair..İnsanın kendisini zamanla
ilişkilendirmesi ve siluetini kadraja sabitlemesi Mey-Cibran’a
öykünmek kadar acı..Bütün öykünmelerim ’Yer demir Gök
bakır’da anlamını buluyor ne yazık..(Ben sizin siyah ceketinizin
astarında zula ediyorum ’utangaç’ sevinçleri)
Zaman, hep bende kalsın diye ya da sözcüklerin sese ve sesin
kendini görünür kılsın diye çoğaltmalı mıyım güneşi bilmiyorum..
Bildiğim en azından sesini düşürmelisin sesime,yoksa ölecek
tüm şiirler..Zaman dedimde aklıma geldi.Dün sabah bir sayısının
eksik olduğu Kıyı dergisini bulmak için kentin en eski sahaf’
çılarını dolaştım gün boyu.Pasaj içinde küçük bir dükkanı olan
yaşlıca bir kadın önceden not etmiş benim için dergi ismini.
Henüz içeri adım atar atmaz yüzünde bir tebessüm oluştu.
sıcacık.Selamlaştık bana dergiyi bulduğunu söyledi.heyecandan
yutkunarak teşekkür edebildim o an için.hemen sayfalarını
karıştırmaya başladım..Kapağında bir söz! Fahrettin Demir’in
Hasan Hüseyin şiirlerinden bahseden yazısı ve ona ’Karagün
dostu’ derlemeleri..
’’..Göz gözü görmez olmuş/tek bir ışık bile yok/yürek bir yaralı
şahindir döner boşlukta/belki bir şiir/belki bir şiir kırıntısı/
çalar kapımızı umutsuz karanlıkta’’.Bu şiiri kıyı insanlarından
önce sana okumalıyım diye düşündüm içimden..
Hayal et..Bostanlı’da 1975 yılı ve Arife Kalender’i evinde ziyaret
ediyoruz..Hemen sofraya lavaş,tulum peyniri ve zeytin getiriyor..
’Salatamız gavurdağlı olsun’derdi sanırım..Sonra doğranmış,
kabukları soyulmuş domatesler ve üzerlerine serpiştirilmiş pul
biberler.Tabağın kenarlarına ince dilim salatalıklar yerleştirilmiş,
ekşisi nar suyundan..geceden hazırladığı kaysı tatlısından sonra
bize ’Gavur hikayeleri’nden öyküler okuduğunu..Hayal et..
Kıyı insanları 1975 de de aynı mıydı acaba?.Bilmiyorum.Bildiğim
kendimi en çok eskiye yakıştırıyor olmamdı..
(Ben sizin adınızı vakitsiz şiirlere kalın puntolarla yazıyorum
her defasında)..
Bu sabah yağan kar düşbeyazı benliğimiz miydi dersin..
Peki mevsimler neden kırlangıç acelesinde geçip gidiyor!!..
Düşündüm ki,eriyen karları,düşen yağmurları,solan-açan
yaprakları,annemin öykülerini ve platonik düşlerimi siyah
ceketine düşürmeliyim gizliden..Sonra filiz kıran fırtınaları
alıp yanıma Temmuz’a kadar kırılgan bir koza örmeliyim içime..
Kaybolacaksam da yazın gözlerinde ve Annemin
ve Saydamsu’yun kentinde kaybolmalıyım..Özgürlük,şarkılar
ve filmlerin dönen şeritlerinde güneşçiçeğiyim nasılsa..Bir çay içimlik
Zamanı,bir mısrayı yahut bir cümleyi gözlerine okuyamayacaksam
ölürüm bir çekmecede daha iyi..
Şu sıralar Soğukkuyu’ya yolun düştümü hiç..
Görsen Göksuyu gibi meydandaki kaydırak taşı..Sık ormanları yok (....)
gibi fakat öğlen oldumu o masmavi kaydırak taşı üzerine damlayan
suyun mu göğe,göğün mü suya sekerek dokunduğunu anlamak
imkansınz..Durur seyredersin öylece..bu anda Smirna süttadında aydınlık
olur avuçlarında..Zaman ilkbaharını arar kendi geçmişinde..O an Zaman,
içinde uzun atlarını koşturur..Hele,kenti baştan sona trenle izlerken,
görüp dokunduğun,sevip Saydamsu’ya yazılmış şiirleri okuduğunda senin
yakamoz gülüşün uçsuz bucaksız ülke olur avuçlarımda..Tenim baştanaşağı
fesleğen kokar durup dururken..
(Ben sizin siyah beyaz fotoğraftınızı güzel bir Cumartesi sabahı
topladım güverteden)..Hayal et..Temmuz’da Arife Kalender’in dizleri
dibinde olmasada,smirnada eski bir sokakta gün ortası usulca
okuyayım mektuplarını..Ara sıra yazdığın kırık çocuklar hikayelerini
anlat sonra bana..
Sevgice kal Saydamsu..
(Göğün samimiyetine..Rüzgardır geçer dedim!!)
Bu gece alıp bütün harfleri bir kıyıya atmalı
nasılsa gece rüzgarlı,evcil bir kuş gibidir
gidip salaş bir mekanda tanınmadık karakter oturacaksın
yoksa evler de,yollar da bir bir yıkılır üstüme
sabahçı kahvelerinde ağır ağır ilerlesin tenime soğuk
oturduğum yerden çizeyim Temmuz’un resmini buğulu camlara
çocuksun çıkma dışarı diyen kadının telkininden
’gitmek mi zor kalmak mı’ yı atayım sobaya
her yerimiz alev alsın
(belki sabaha çiçek açar ağaçlar)..
Bir taraf duvar yazılarıyla sıkıştırılmış genişçe sokak
bir taraf dağınık nar taneleri gibi güngörmüş taşevler
yeni açmış bir çiçeği koklamak gibi
umutlardan düşlere yatay geçiyorum çıplak akşamüstü kızıllığından
küçük su birikintilerinin hepsine bakıyorum
bir daha bakıyorum
ve Saydamsuyu görüyorum
güneşi güngörmüş evlerin çatılarına yakın tutup
umut ekiyorum göğün mavi sabrında
gör bak yüzyıllık sokak nasılda
’çayır çimen’ temmuz’da
Bir tarafımız şilte yumuşaklığında mektuplar
bir tarafımız yorgun atlar coğrafyası Soğukkuyu
saçlarımız uçuşuyor hafif şehla tahterevallide
Soğukkuyu,bütün sabahların birbirine karıştığı yer
bütün karanfillerin ve özlemlerin kıyısında
seni anarşistçe seviyorum Saydamsu
seni sınırsız mekan!
bütün dekorlar senin ışığını görünür kılıyor gecede
sen hangi güneş,hangi devrim böyle
kadraja siluetin düşüyor
gör bak kimler var kimler yok arka mahalleden
5.0
100% (14)