15
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
3228
Okunma

O(nlar) kendini biliyor...
"sen varsın ya sen
şu elimdeki sigara gibisin
alevi saçların, dumanı gözlerin
arada tek fark var
sigarayı ben, beni sen yaktın!"
...
bir kurşunla umutlarımı
vuruyorum şimdi tam on ikiden
içimdeki çöl hasretlere yokuş süren dağdan
bu göçük şehre yorgun ve yenik düşüp
yamalı ruhların ölü mezarlığında
topluyorlar dağınık parçalarımı
gözlerini bağışlamışlar
kefenimde organlarım kurban
oysa yaşama hevesiyle uçan bir kelebeğin
rengârenk kıpırtısıyla üç günlük de olsa
takas etmek istemiştim solan rengimi
en iyi duygu yarışmasında
belgelenmiş altın sözlerimi
sağır ve dilsiz bir duvarın
en taş en soğuk köşesine
tırnaklarımla kazdım
ve sirke satan yüzünü
güldürme inadıyla peşine verirken
dedikodu kazanları kaynasın diye
boşuna ecel terleri dökmedim
sana göre her şey çocuk oyuncağı
nasıl olsa cümlelerin ciğerini iyi söker
kelimelere de zevkle çentik atarsın
kalp atışlarını duymadığın romantizmin!
geceyi alt üst ederek
zehir zıkkım ettim tüm bekleme salonlarını
hep yarınlı düşler yağdırdım yanaklarıma
ondandır hep kendimi uykuya verdiğim
yağışı bol iklimlerden gözyaşı sipariş veren
kadınların hıçkırıkları ateş saçıyor yüzüme
varın gidin benden, beni bana bırakın
sizi de boğmak istemiyorum cinnetimde
dünya cayır cayır kavrulan orman
ve yakılacak odunların yığınına
kibrit taşıyan korolar eşliğinde
tutuşturdukları dalların
etrafa sıçrama ve yayılma etkisi
üstüne susuzluk tehlikesiyle
kendini çıplak edenlerin ah’larında
duman altı yere çökenlerin sayısı bir hayli fazla
yardımları geri çeviren gurur abidesi
sivri zekalılara dedim ki
sabredin!
gökyüzünün elbisesini yırtıp
ıslak bulutlarımla yağacağım üzerinize
ve söndüreceğim yangın yerine dönüşen yüreğinizi
kapkara s.isli gözlerle üstüme yürüyen siyahlığınıza karşı
ve yürürken ayağı takılan duygusuzlar
boğuk çığlıklarımı kucakladığınızın
farkına vardığınızda
sizden gitmiş olduğumu anlayacaksınız
bin ömür geçse de
çınlayacak sesim kulaklarınızda
çünkü yüreğini döşek gibi ortaya seren
benim üşüyen bedenimdi
buruşturup ayaklar altında çiğnemeniz
sizin sevgisizliğiniz!
mavi bulutlarla kucaklaşıp
yeşillikte yuvarlanmak isteyen çocukların
hüzün kokan yanaklarındaki utangaç küskünlük
benim dramımdır!
yetim gibi kimsesiz ve sahipsiz
üstü açık yorgansız bedenlerine
alaylı bakışlarla doğrulan aldatmacalı melodram
parmağını havaya kaldıran ’ben burdayım’ın kandırmacası
tut ki bu haykırışların birikintisi
asi bir nehrin akıntısına kendini gönüllü kaptırdı
ve kucaklaştı soluk soluğa düşük yapan seslerle
sırılsıklam ıslattı üstünü başını
ve güneşsiz kurutup kaldı gecenin koynuna gebe
o yüzden geceyi alt üst sererek
geçiren iki dağınık şehirden
birine senin adını verdim
imdatların soğuk duvarlardan
yüzüme vurmayacak artık!
hâlâ uyuyor musun?
...
sen varsın ya sen!
şu içimdeki ç.ağlayan deniz gibisin
köpüğü dudakların, mavisi ağıtların
arada tek bir fark var
sen dalgaya, ben de kayaya çarptım!
Meral Gül...