0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
16
Okunma
“Gecenin Koynuna”
Bir sessizlik indi şehrin damarlarına,
camlarda yankı yok,
yalnızca rüzgâr,
birkaç hatırayı duvara çarpıyor usulca.
Ben,
bir köşede kendi gölgeme bakarken,
fark ettim;
zaman, omzumdan kayan bir örtüymüş,
ne sıcak tutar, ne de örter içimi.
Bir çay gibi soğudum kendime,
yudum yudum eksildi içimden ben.
Her dizesi yarım kalan bir şiir gibiyim,
bitmeyen bir şarkının
susmuş notası.
insan bazen sadece kendi adını duymak ister,
ama kimse çağırmaz.
Sanki bütün evren,
senin yokluğuna sessizce razı olmuş gibi.
Sokağın ucunda bir kedi,
aynı duyguyla bana baktı az önce,
gözlerinde “sen de mi yalnızsın?”
diye soran o eski, bilge bakış.
Kırık bir lamba altında durdum,
ışığı titreyen bir kalp gibiydi.
Elimi uzatsam sönecek,
çeksem elim yanacak.
İşte tam orası,
benim içimle dışımın birbirine değdiği yer.
Bir an,
gözlerimi kapadım,
ve içimde bir uğultu başladı;
belki rüzgâr,
belki geçmişin soluğu,
belki de adını anmadan seni anmanın günahıydı bu.
Yıldızlar biraz daha yakındı bu gece,
belki beni dinlemek istediler.
Birine baktım uzun uzun,
sanki orada bir göz kırpışıyla
bütün sırlarımı anlatabilirim sandım.
Sonra,
bir nefesle dile geldi içimdeki sükût:
“Ey gece, beni kendimden sakla.
Uykunun avuçlarına değil,
senin koynuna bırakıyorum yorgunluğumu.”
Ve yemin ederim,
tam o anda kalbim bir dua gibi attı:
ne eksik ne fazla,
tam ortasında dünyanın,
bir “keşke”yle bir “iyi ki”nin arasında.
Belki sabah olmayacak,
belki gün doğarken biz başka bir renkte uyanacağız.
Ama fark etmez.
Çünkü bazı geceler,
hiç bitmemek için gelir.
Bu gece onlardan biri…
Bu gece
ruhundaki bütün susuşları al,
bir yıldızın cebine koy.
Ben de kendi sessizliğimi,
rüzgârın eteğine iliştiririm.
Sonra birlikte,
bir hiçliğin ortasında,
var olmanın ne kadar güzel bir sancı olduğunu hatırlarız.
Şimdi,
söz bitti…
gözler göğe kalktı…
Bu gece ruhumu gecenin koynuna emanet edeceğim,
ve bütün itiraflarımı yıldızlara fısıldayacağım,
Hadi bir dilek tut!..
Hüseyin Erdinç
5.0
100% (1)