0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
49
Okunma
Nihal, bir “rüzgâr” ki şimdi,
Huzursuz saçlarında gizli esrarın izi.
Ne ömür dediğin bir yaprak nefesi,
Ne de sen, Nihal, bildiğin gibi değilsin.
Sen bir hevesle titreten dalları,
Âlemlerin ötesinden bir çağrısın.
Gönlümdeki şehrin tozunu savurup
Bilinmeze uçuran bir meltemsin.
Bu modern çağın beton kuleleri
Arasında kaybolmuş bir “âh”ım ben;
Sen ise o âhın peşine düşen
Mistik bir arayış, ilahî bir ünlem.
Nefes nefese kaldı yollar, Nihal,
Sen değişimin ta kendisi oldun;
Zamansız bir sevdaya döndü her ân,
Ruhumun metafiziği, sırlı yoldaşım.
Seni sevmek; bir sırrı çözmek gibi,
Yokluğun varlığımın tek haritası.
Bu coşku, bu hicran, bu sonsuz arayış —
Hepsi seninle anlam kazandı, Nihal.
Rüzgâr değil misin zaten? Geçip giden,
Fakat her gidişinde yepyeni bir “ben” bırakan.
Sen hem ilham, hem huzursuzluk, hem de
Özgürlüğün taşan nehirlerinde çağlayansın.