0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
40
Okunma
Bir geçit oldu Nihal’in saçları
Zamanın tozlarını savuran
Sükûtu yırtan bir nefes gibi
Dünyanın katı sırlarını üfledi kulaklarıma
Ben ki duvar üstünde bir sarmaşık
Köküm karanlıkta, ucum belirsiz
O esmeden önce
Çivilenmiştim toprağın sırrına
Şimdi her bir yaprak bir lisan
Her titreyiş bir arayış
Nihal’in rüzgârıyla düşüyorum
Kendi içimin uçurumlarına
Bu hevestir ki kopardı beni
Ten kafesinin paslı zincirinden
Bir enkaz oldu bildiğim her şey
Toz oldu sükût, dağıldı kelimeler
O bilinmezlik ki Nihal’in nefesinde
Bir aynadır şimdi bana bakan
Kendimi gördüm hiçlik denizinde
Yitirdiğim ne varsa orda kalan
Bu yolculuk değil, varışsızlık
Var olmak Nihal’le esmekte şimdi
Bir hiçim ki bütün âlem benim
Bir bütünüm ki hiçliğin tam ortasında
Rüzgâr dindi mi sorarsan ey saki
Susarım, çünkü bildiğim dil gitti
Nihal eserken sükût oldu kelam
Varlık, yokluk, aşk... hepsi bir rüzgâr