karanlığın tel tel akan ipeksi dalgaları yanıp yanıp sönen bir yıldız bahçesi
saçlarımdan süzülüyor ırmaksı yollar, çığlık çırpınışlarıyla, tüy kanatlarında savruluyorum. aç bir yarının toprağında sesim sen, lacivert bir resmin kadifeye sinmiş ormanı. kıvrılan çocuğun diliyle göğe yükselen esinli fırtına, bir gümüş gölgede, aylak korkunun suda uyuyan güzeli.
çoğalan karanlığın kavruk yaşlarıyla uçurum çiziyorum uzak suskunluklara. dağlanan alevin ay mızıkası, ne çok deniz taşıyor hüzün bahçelerinin çiçekli aynasına gülüşler yorgun, kiminin alnında dal uçları.
özlemler büyüdükçe ağrıyor içimde, yara izleri benek benek düşüyor geceye. ellerim kül yapraklı bir sükûtla sürülüyor karanlığın yollarına. ellerim, kopup gelen göç’ün kızıl sesi, bir çöl başlangıcı yalnızlığın.
illa ki küçük kavgaların közünde yüzü kaldı düşlerimin. belli belirsiz bir soluk, şimdi dudaklarıma çatlayan tüm resimler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
çünkü şiir, yaşatır. çünkü şiir, konuşur. bazen ise göç edenlerin bıraktığı yerde yalnızca şiir kalır.
şair şiiriyle söze kanat takıyor. sürgünün acısını bir kuşun tüyüne sarıyor. yıldızları düşleyen bir çocuğun diliyle konuşuyor.
zaman sarkıyor, mekân çözülüyor, kelimeler dokunuyor. her göç bir yalnızlığın başlangıcıdır, ama şiir yalnızlıktan bir kardeşlik çıkarıyor.
o ses kızıldır. ateşin, kanın, sevdanın ve direnişin rengiyle yanarak kelimeleri göç ettiriyor, duyguları bir yurt gibi kuruyor, sonra da onları yerinden ediyor.
saçlardan süzülen yollar, tüy kanatlarında savrulan sesler, lacivert bir resmin içinde kaybolmuş kadifemsi bir orman... işte tüm bunlar şiirin değil, şiirle kurulan dünyanın parçalarıdır artık.
çünkü şiir, gök kubbenin altında en uzun yaşayan söz kalıbıdır. ne yazıtlar kadar taş kesilir, ne romanlar gibi detayda kaybolur. söz uçar derler ya… uçan söz, şiirse eğer, göğe karışır ve sonsuza dek orada kalır.
çünkü şiir sadece duygu değil, biçimdir de. bir ses mimarisi. bir anlam kuyusu. bir ruh terazisidir şiir. bir dudakta, bir defter kenarında, bir rüyanın ortasında. işte şiir budur.
sözün kaderi değişir, kâğıt yanar, mürekkep solar, sayfalar dağılır. ama şiir bir kere hafızaya kazındığında başka bir forma bürünür. artık onun evi kitap değil, insandır.
bu şiir de bir taş gibi sağlam, bir nefes gibi hafiftir.
.............
her kopuş, kendi içinde bir kıyamet taşır. işte bu şiir, bu kıyametin hararetini taşıyan, küle dönmüş ellerden duyulan bir ağıt gibidir. yalnızlığın, belirsizliğin ve hatırlamanın şiirsel bir çığlığıdır bu. tel tel akan ipeksi dalgalar, geçmişin suda yansıyan siluetleri gibi, dalgalanan, durulmayan, şekilden şekle giren bir duygunun izdüşümüdür.
her kimlik, bir diğerine göç ediyor. her anı, başka bir yüzü haykırıyor. kadifeye sinmiş bir orman imgesiyle ruhumuza çakılan bu ses, artık dokunulabilir hale geliyor, duyulmakla kalmıyor, hissediliyor, hatta solunuyor.
sessizliğin bile ağırlaştığı bir iklimdeyiz. diller çatlamış, resimler solmuş.
yıldız bahçesinden düşen bir ışık, kadifeye sinmiş bir hatıra, göğe yükselen esinli bir fırtına, ve dudaklarımızda hâlâ sönmemiş bir şiir.
şiir, yalnızca yazılan değil, yaşanandır. kimbilir belki de bu şiir yaşanmış bir yangının külleriyle yazılmıştır. kimi zaman karanlığın saçlarına dolanır, kimi zaman bir gümüş gölgede uykusuz bir korkuya karışır. ama ne olursa olsun hep oradadır şiir, acıyan yerde.
belki de şiirin büyüsü budur: İnsan yazabilmek için acının dinmesini değil, derinleşmesini bekler. çünkü bazı duygular sadece ağrıdan geçerek kelimeye dönüşür. göç, insanın yerini değil, kökünü yitirmesidir. toprağını, dilini, göğünü, hatta aynadaki yüzünü… işte her göç böyle bir ağrı bırakır geride.
göç, bazen bir valizdir, bazen bir mezar, ama en çok da bir suskunluktur, insanın boğazına oturan.
evet, bir şiir bir ağrıya değer. ama bazı ağrılar vardır ki, yalnızca şiire dönüşebilmek için katlanılır. bazı şiirler vardır ki, onları yazabilmek için insan içinden sökülmeyi göze alır.
mabedinden yükselen kaRa borsa sesler gibi şiirlerin..saçların gibi dağınık ve tel tel ve eksik..uzağına ve yakınına serpiştirilmiş kum taneleri gibi savruk..biliyorum bazan kimliksizliğin yetmiyor birini sevmeye ki unutkanlığının yürek dilidir tüm bu susayışlarınız.yürek günlüğü gibi akarken sen, yalnızlıktan sıkılan çocuklar gibi, oıyun bozan sözlerle, uzağa ve yakına bırakılmış hissizlik şimdi yokluğu..çıktığımız bu yolun patikalarında, senin ve benim heybemde, şiirler ve martılar var.
Değerli can kalem arkadaşım, ay ışığım,gül yüreklim hüznü öyle kanatmışsın ki bu göçte, un ufak parçalara bölünüyor okuyan yürek.
Çığlık çırpınışlarında ,tüy kanatlarla savrulurken, bu cümleye bayıldım, "aç bir yarının toprağında sesim sen" bu cümleye koca bir sevda dolmuş, bize umut vermeyen ancak bizi bekleyen bir gelecek, ve kendini sığdırıyor insan müthiş🌹
Uçurum çiziyorum uzak suskunluklara, gelecekte yine suskunluk var ve ona çizilen uçurum, her insan bu acıları yaşarken kimsenin kendini anlayamayacağı o düşünür,kendini yalnız hisseder ancak senin şiirlerini okurken, o duyguyu tekrar yaşar ve yalnız olmadığını hisseder , bir nehir gibi akar şiir yüreğe.
Gülüşler yorgun,insan yorgun, hayat sevinci terk etmişte virane gibi yüreğimizi şairem.
Göçümüz de karalıktan karanlığa,suskunluktan, çöl sessizliğine, özlemler ,kaybettiklerimizin acısı dolu bir yürek.
Resimlerde avutmuyor ama sarılacak bir şey lazım bu dünya da , tutunacak bir şey,
Harikasın her daim Can kuşum 🥰💫💐
elif.kurt tarafından 9.10.2025 18:16:14 zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.