1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
205
Okunma
Firkatinle yanarım, hicranla tüter özüm,
Her hecede saklıdır sensiz geçen her sözüm,
Bir bakışın kâfidir, sürur olur gündüzüm,
Bir sükûnet gizlenir ya aşkla naz arasında...
İşte öyle bir şey
Kalbimin tâ derininde sevdana taht kurulmuş,
Hasretinle geceler bin bir nâle yoğrulmuş,
Sensiz ömrüm virane, her köşesi savrulmuş,
Bir sızı gizlenir ya ömürle zaman arasında...
İşte öyle bir şey
Akşam olur gamlı gönül, sabahı bulamaz ki,
Derman arar derdine, bir nefes olamaz ki,
Hicranınla tutuşur, gönül kanatlamaz ki,
Bir ateş yanar ya kalp ile akıl arasında...
İşte öyle bir şey
Gözlerimde hayalin, düşlerimde edâdır,
Adını anmasam da gönlümde sadâdır,
Her nefesin içimde vuslata duâdır,
Bir teselli bulunur ya sözle göz arasında...
İşte öyle bir şey
Gel de gönlüm şâd olsun, bitsin artık bu elem,
Rüzgârınla savrulmuş bir ömürdür bîkalem,
Sensiz geçen her saat bir asırdır, bir âlem,
Bir huzur saklanır ya secdeyle gök arasında...
İşte öyle bir şey
Sen var oldukça gönül gam ateşine yanmaz,
Sen dönersen bu garip bir daha hiç usanmaz,
Ne kış kalır, ne hicran, vuslatsız bahar sanmaz,
Bir umut yeşerir ya kar ile bahar arasında...
İşte öyle bir şey
Eylül güneşiyle ılık, hâlâ yazın izinde,
Ama yorgun gönlüm sezdi, ömrüm son düzünde,
Bulutlar dolaşır gökte, yağmur yaklaşır ince,
Bir gözyaşı saklanır ya eylül ile hazan arasında...
İşte öyle bir şey
5.0
100% (4)