Alev almış gözlerin, geceyi yakar gibi,
Ruhum garip bir rüzgârla sana varır gibi,
İç çekişin uzaklardan hissedilir gibi,
Kalbinde tutuşan yangında, hatırla beni.

Bir kilitli sandığın gıcırdayan sesiyle,
Tozlanmış bir mendilin eskimiş nefesiyle,
Adımı unutsan kalbin mühürlenmesiyle,
Aklına düşen her türküde, hatırla beni.

İsimsiz bir mektubu saklayan bir sandıkta,
Solmuş bir menekşeyi bekleten bir kitapta,
Okunmamış şiir gibi durunca duvarda,
Kedere büründüğün o an, hatırla beni.

Hicranınla dolmuş bir dualık gecelerde,
Sana dair düşlerim, yan yana hecelerde,
Kalbimde kanat çırpan binlerce kelebekte,
Soldurulmuş gül kokusunda, hatırla beni.

Suyunu kaybetmiş bir ırmak nasılsa yazda,
Duvarda sensiz bir saat durmuşsa zamanda,
Kimi geceler dalıp ağlarsan karanlıkta,
Göğsüne bastığın son resimle, hatırla beni.

Bir turna geçerken göğün yüzünden sessizce,
Adımı fısıldarsa rüzgâr, eğil asilce,
Çoban yıldızı yanıp sönüyorsa gizlice,
Dilekler silinirken defterden, hatırla beni.

Bir sabah ömrün kırık cam gibi dağılırsa,
Kalbin anıları tek tek yoklayıp ağlarsa,
Sen susarken adımı gökyüzü fısıldarsa,
Kalbin sıkışırken ahlarla, hatırla beni.

Kıyıya vurmuş gemi, terk edilmiş bir liman,
Saçlarında kokusu kaybolur durmuş zaman,
Her gidişin ardında kalmışsa bir hatıram,
Veda ânında gözyaşıyla, hatırla beni.