0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
76
Okunma
Körün görmediği yerde olduğunu biliyorum.
Kâh aşağı köye koşuyorsun kâh yukarı köye.
Aşağısı dipsiz, yukarısı sonsuzdur, Musa!
Beni dinlersen, içinde olduğun karanlıktan kurtarmaya bak kendini.
“Nasıl?” deme be, olum!
Her şeyi ben mi öğreteceğim sana?
Betonlar arasından kendine bir çatlak bul ve uçurum çiçekleri gibi umutla yeşererek çık ortaya.
Hem de bir güneş gibi, ışık saçarak etrafına!
Uçurum çiçekleri ne midir?
Uçurum çiçekleri, uçurumlarda açan mucizelerdir. Kayalıklarda, kimse su vermese de, kimse bakmasa da inatla kök salan, rüzgâra, fırtınaya kafa tutan çiçeklerdir. Çöldeki vaha, karanlığın içindeki yıldızdır. Tıpkı biz kenar mahallelerin günahsız çocukları gibi, Musa’m!
Aklına geliyor mu bilmem:
“Susarak kazandıklarını, kusarak geri ödersin bir gün ve zamanı geldiğinde susanlar, günü geldiğinde nahıra gitmeye mecbur kalırlar,” derdi Salıbaba’mın tozlu yollarında bizlere Lalo kardeş.
Durup düşün biraz, kardeşim.
Ve bir gece, yukarı köyün tepesine çıkarak yıldızları seyret.
Ne anlatıyorlar, gör:
“Korkma, sen de bir yerdesin, bu koca âlemin içinde.”
Aşağı köyde, sabah ezanıyla uyanan bir baba, ekmeğini bölerken seni düşünür.
“Musa’m güçlüdür, o taşları deler,” der.
Bunu neden dediğini bilir misin?
Uçurum çiçeklerinin inat olduğunu bildiği için der ki sana: Emek ve sermaye arasındaki sınıf mücadelesinde emekten yana yerini, safını belirlemeyenlerin rotasını esen rüzgâr belirler.
Sen kurtarırsan kendini bundan, bir mahallenin, bir köyün hikâyesi olursun.
Sonra sen bir tek kendin için değil, hepsi için yeşerirsin.
Anla bunu, lütfen dostum.
Hayat bazen taş gibi ağır gelir omuzlarına, bazen yollar dikenle dolar. Ama o dikenlerin arasında bir patika var; bulacaksın, okursan senin için yazdığım bu satırları!
Şimdi kalk, o çatlağa bir tohum ek. Bir bakarsın, senin açtığın yoldan başka çocuklar koşar, başka hayaller filizlenir. “Musa yaptı, o uçurumda bahar getirdi,” derler.
Saygı ve sevgilerimle.