4
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
1057
Okunma

Bir canlıyı öldürmenin ne kadar çok yolu var tanrım
Bunların hepsini sen mi yarattın?
Çocukları değil ama (onların anne, babası var)
Fosforlardan taç yapılmış bir bahçenin ortasında
Teğet geçmeyen kuşlar değiyor alınlarına
Sensizliğin içinde kayboldu sesim
Ellerim yara, bere
Tutamaz ıslığına asılı nağmeleri
O çok bildik, dedelerimizden kalan dertlerimiz
Ezdi bir yanımızı
Diğer yanımız “… saçını tarıyor”
Aynada kalmış silüetinin
Sevinçlerimizi almamıştı Nuh zaten gemisine
Dertlerimizi severek tutunmayı öğrenmiştik hayata
Sen gittin
Mahallenin sükûneti, bir avuç toprağa sattı kendini
Yüzlerimiz irinleşmiş bir kabuk artık
Gözlerimiz ah!
Görmeyen kör gözlerimiz
Akıyor bir bilinmezliğe
Bayrakları silikleşmiş korsan gemileri
Kıyılarımızda
Derisinin altında insan olmayanların
Tanrıya inanma sûreleri
Kara kanları pompalayan
Bir bataklığı boşaltmak ister gibi
Balçığı bir yandan bir yana aktaran
Kaba, siğilli avuçları
İncelmiş fikirler ve
Düşünce kayışları
Uzun bir ipin ucuna bağlı inanca tutunan
Kırık parmaklar
Eller aklını kaybetti
Dünyanın dengesi bozuk
Kafatasında bir at nalı büyüklüğü
İhanet
Yıldırımlar taşıyor
Kendi cephesini dağıtmaya
Bombalar
Çocuklar
Gökyüzü kayıp
Rahimler mühürlü
Sislerin arasında kaybolma isteği
Bitmeyen hüzünlü bir yüz
Ve gerisi
Ölünemeyen yaşam
Yaşam mıdır zaten?
5.0
100% (18)