7
Yorum
33
Beğeni
4,6
Puan
803
Okunma

gövdesinden kopmuş bir dal gibiyim
her rüzgarda titreyen
ayağımın altında kaygan bir toprak
yaşayamadığım kısmı olgunlaştırıyor ömrümü
bohçalar dolusu çığlık ve gözyaşı
taşıyorum rayların arkasında gök gürültüleri
arasında kaybolan evlere
sırt sırta vermiş siyah derinliklerde
yok oluyor sesim
göçmenlik hikayelerinde arıyor kendisini
emir kipli sözcüklerin ezberletildiği
sıraların arasında
bombalar kadar öldürücü olan
geri dönüşsüz, sessiz
dehlizlerinde geleceğin
güneşin intiharını görüyor bir kör falcı
henüz içilmemiş bir kahve telvesinde
ve ayın ölümünü eleminden
görgü tanıkları sahte maskeler takıyor sözlerine
geceyi aydınlatacak hikayeleri yok edip
yıldızlar ölçülemeyen uzaklıklarda
antik bir kentin orta yerinde
üzerine bir avuç toprak atıp uzaklaşıyor mezarcılar
yeryüzü ebesini bekliyor
hiç eksilmeyen taze çimen kokusuyla
insan, insanı öldüren sıfatlarından kurtulamıyor
şimşekler tanrının kılıcı gibi
takılı kalıyor gök yüzüne
gözlerimizden boşalan yaşlarla yarışıyor yağmur
ve sözler
ucuna kasatura takılı mavzer zalimliğinde
yapıyor işini
öldürücülüğü umursanmadan
grevler yasak
grevciler işsiz
sendikalar alaca karanlıkta kendisini kemiriyor hiç durmadan
bir karınca sürüsü ip gibi sıralanıyor sabrımızın üstüne
tepelerinde, bomba ve ayetlerden başka
dünya bilmeyenlerin umutsuz ellerinde
köleliğe dönüyor çağ
taşıma direkleri kesilmiş binaların altında
farkına varmadan ölmeye çalışıyoruz günün sonunda
sessiz olsun
yeter
5.0
90% (9)
1.0
10% (1)