1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
895
Okunma
Son zamanlarda “ölüm”
Yaşadıklarımızdan daha ağır olamayacağını düşündürüyor
Köpekler uluyor aşağıdan
Gökyüzünü sızlatan arsızlıklarını döküp ortalığa
Babamı öldürdüler. Şakağından vurdular onu
Yüreğim kanadı
İçimde bir ölü yatıyor şimdi
Hiç acımasız
Kağnılarla taşındık, kirpiklerimiz toza battı
Uzun bir çayın başlangıcına kuruldu çadırımız
Neşelenmeyi unuttuk
Sadece dertli türküler söylüyoruz
Bakkalın kepengine slogan yazıyor komşu köyün işsizleri
"Bonzai içmek haramdır.
Ona karşı durmak..."
-birisinin onlara bunun bir "iş" olmadığını söylemesi lazım –
Ekmeksiz geçen altıncı günümüz
Kapılarımızda ki kırmızı boyalarımız hep döküldü
“Güneşten” diyor bazıları
“yağmurdandır” diyor bazıları da
-çarpı koyuyorlar şimdi yerine-
Ben her ikisine de inanıyorum
Annem gibi
“inanmayı” bırakıp gitti o
Arıyorum kendisini, bulduğumda bıraktığı mirasın kötü olduğunu söyleyeceğim
“İnanmamak” daha iyi
Uzun anlatılacak bir şey yok aslında. Bu kalemin hatası, başlayınca durmayı bilmiyor bir türlü.
Kara kızın aldığı koltuk eskir diye korkuyorum
O hemen gitti. Ben onlara sarılıp kaldım
Gülüşünü en çok, acıyı ezen gülüşünü hatırlıyorum
“Yağmur yağarken ağlarsam kimse anlamaz” dedi, küçük kızı
Sağanaklarda büyüyor şimdi
Mevsimlere ilişkin ne söylense artık bir yalan
Herşey kendini inkar ediyor
Sözler ve bulutlar kalıyor gökyüzünde
5.0
100% (4)