MASALumut, sevdalı bir kuştu önce dallarımızda gezen alıp götüren bizi rüyalarına her akşam üstü güneş batarken uzakta yeniden doğacağına inandığımız annemiz öllükte çoğaltmış nedensiz inanmalarımızı her akşam üstü yüreğimizdeki yaralarımız dilimizin ucuna gelir açsak ağzımızı dünyayı böler ikiye ama susarız yıkılır üstümüze her akşam üstü yarının olmama ihtimali kuşlar havada azalır cebimizde sevincimiz kollarımız kalır yıkıntılar arasında koynumuzda ısıttğımız ellerimiz üşür cehennem sıcağıyla korkutur tanrı bizi kimse yok bir ses duyarız nereden gelmez kuşların kanat çırpışı akar toprağa çirkin ellere düşmüş bir serçenin yıkıntılar arasında ölmemeye ahtı bir yalan gözlerimiz kapanır kasırgalar geçer hayallerimizden son sözümüz kalır kızının elini bırakmayan babanın gözlerinde usulca kıvrılıp bir köşeye azala, azala gideriz toprağın derinliklerine kimse sormaz “kim?” toprağı yarıp çıkan yazılı taşlarımız olmaz üzerimizden yürünüp geçilir tıpkı yaşarken olduğumuz gibi sessizce kabulleniriz tanrıyı onun bizi kabullenmeyişiyle ilgilenmeden her durumda kötü haber dalından düşmüş yapraklara gece derin sessizliğe gömülür karanlık olur her yer üstümüz kar bembeyaz sessizce yatarız ses çıkarmak bizim harcımız değil farkına vardığımızda nefesimizin “sura” üfleyeceğiz |
annemizin öllükte çoğalttığı nedensiz inanmalarımızı gömeli asırlar oldu
Off dedirti şiir öyle ki off desek yıkılır mı ki şair
Çokça tebriğimle