63
Yorum
162
Beğeni
5,0
Puan
4983
Okunma


Kâinat kıştan bahara ererken
Gönlüm tıpkı bir martı gibi
Bahçende durup yakıyor fenerini
Gizlisiz saklısız, yalansız
Gidelim
Rüzgârın erişemeyeceği bir yere
Göğsümüzde binlerce yıllık Karaağaç
Derin bir kuyuya atılmış
Tutsaklığı tenimizden kaldırıp
Züleyha’nın Yusuf’a olan aşkına
Naif muhabbet-i götürelim
Geç kalmadan
Leyla’sı için çöllerde yanan Mecnun’a
Kevser şelâlesinden damla alıp
Uyanan Turna kuşlarına yükleyelim
Tüm kentler birbirinin aynısı
Acıyı çekiyor ıstıraplar
Hiç kimse, hiç kimsenin farkında değil
Emsali olmayan kılıksız sözcükler…
Hep aynı can sıkıcı, hem de yoksul
Romatizmalı yapay sahne yorulduğunda
Geride ter kokulu sevgisizlik kalıyor
Benim içimdeyse, ıhlamur ağacı
Günlük güneşlik, upuzun kuyruklu
Ağdalı koku içinde çiçekli elbiselerim
Maviliklerde ıslıkla ezgi çalar martı gibi özgür
Küçük bir masal konusu vesselam...
Gök kızarıyor, ay doğdu doğacak
Bütün kalbinle tut ellerimi yorulmasın
Kâinat-i âsâ bahara ererken
Gidelim…
Ümmühan YILDIZ