32
Yorum
111
Beğeni
5,0
Puan
1068
Okunma
Gözlerin, göğün en derin mavisi
uçsuz bucaksız bir düş gibi
hem içinde kaybolduğum
hem de sonsuza dek bakmak istediğim bir deniz.
Ve ellerin…
tuzdan yoğrulmuş dalgalar gibi
dokunduğu her şeyi hem yakan hem iyileştiren
varlığıyla serinletip, yokluğuyla kavuran.
Sana, içimde saklı nehirleri anlatsam
duyar mısın suskunluğumda yankılanan çağlayanları
duyar mısın gözlerimin derinliklerinde
kabuk bağlayan fırtınaları
hiç dinmeyen bir özlemin titrek izlerini
Bir dokunuşun titretir kırılgan dallarımı,
nasıl da ürperir en masum tomurcuklarım…
bir bahar sabahının en ince çiğ tanesi gibi
tenimde serinleyen umutlarımı
ne olur, hoyrat bir rüzgârla savurma.
Ne bir kafese sığarım, ne de bir avuç içine
uçmak için doğmuş bir kelebek gibi.
ama unutma
her kelebek bir dokunuşla düşebilir toprağa.
ne olur, avuçlarında tutarken beni
kanatlarımı incitme…
Senin fikrin gökyüzü, benimki deniz
dokunursak birbirimize
belki ufukta bir renk oluruz
belki bir şiire dönüşürüz.
Ama sakın…
içimde saklı yaseminleri soldurma
köklerimi kurutma, dallarımı kırma
ve ne olur, sessizce beni affet…
affet, çünkü sevgim de özgürlüğüm kadar büyük
ve ben, ne sevmekten vazgeçebilirim
ne de uçmaktan…
Ümmühan YILDIZ