3
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
660
Okunma
bakma bana öyle çocuk
dolaşıp durduğum sokaklarda
sensiz alnıma takılacak iz yok
maskesini yitirmiş akşamlar yok
lakin dilimde duam var
sonsuzluk gibi çıkan
omuzlarımda
dalgın atlarla
yalnızlığın bahçesini sularken
eline el olacak hasretim
üzerime örttüğün örtüde
kendime iyi bakıyorum
yüzümü pencereye dönüp
suskunluğunun başını okşuyorum
mermere düşmüş inancı
al da gel
-çıkalım karanlık uğultulardan-
burada yoksun şimdi
gözlerini kapat ve
benim için
dinle
saç tellerimi
kaleme değdirdiğim şiirleri
soluğumu
ki
kalbindeyken
seni nasıl anlatayım çocuk
sen ordasın
tortuların yaraları sevinci gölgelemesin
içten sesle
uykularında öpüp seni/
seninle ağlıyorum
rüzgarların sesiyle konuşup
düşüne giriyorum
omuzunda oturuyorum
uzak bir odadan seyrederken bizi
hissin hazzıyla kıskandırıyorum geceyi
var ya gözlerimi ayırmıyorum senden
söyle şimdi
seni nasıl anlatayım
keşke çocuksu bir gülüş anlatsa
neden sevildiğini
ince tülde yüzü görünen
yaban bir ağrısın
gelecek beklentilere dokun
açılsın perde
yolculuk başlasın
yanan ışığın teslimiyetinde
vardır gerçekliği yazgının
biliyorum
zordur oralar
kendiyle buluşmanın zamanları
yalnızlık içinde
bilimsel incelemeler
derlemeler
iki dudağının arasında gece ıslıkları
olsun
ben görüyorum
her yerde ve
herşeyde...
çok üşüyorsun değil mi
peki..
birazdan yarın olacak
yine ağrını almaya geleceğim
yine kıyıya çekilecek insanlar
sen ve ben çocuk
sonrası mı...
5.0
100% (6)