16
Yorum
43
Beğeni
4,9
Puan
3023
Okunma


Yine vakit o vakit
gecenin bütün ihtişamı serilmişti caddelere
vasıflı vasıfsız bütün işçiler soyunmuştu kapı önüne kimliklerini
her evin ışığı ayrı ayrı yanıp sönüyordu yorgunluktan
bebek ağlamaları pencerelere yankı diye vuran
ya öksürükten ciğeri parçalanırcasına nazım bey
ah emektar karısı gözlerinde büyük bir hüzzamlı nem
araba sirenleri ardı ardına mayın gibi patlarken
galip gelen en usta şoförlerdi ilk sıraya giren
uykuya acıkmıştı karanlığın kızı
dökerdi şimdi siyah gümrah saçlarını yüreklere
ay takardı yıldızlardan tokasını perçemine
kimliksiz eski serserilerin kaldırımlarda çınlarken topuk sesi
tespihlerine göz dikiyordu yeni yetme çömezler
olay bitmişti onlar gelmişti
sokakta bir karmaşa
sahi hüvviyetimde yok cebimde
soy ağacından düşmüştüm çok önceden
verin oradan biraz gün ışığı
biraz geçmiş biraz düş kırıklığı
ben kalemi dar ağacından almaya gidiyorum şimdi
kül tabakası gibi kokarken tenimin dehlizleri
yıkanmalıydı ahmak tanesi altında
vakit o vakitti
gecenin iliklerine dek işlemeliydi yalnızlık
sırra kadem basıyordu tinerciler
hangi kuytu köşede yarına uyanmamaya sıvıştılar kim bilir
masallardan fırlamalıydı oysa şimdi bize anlatılan kahramanlar
in cin ortada birde ben vardım sadece sokakta
senfonisi çatırtılı karanlık izbe bir köşedeyim
avucumu ısıtıyor sigaram
kalbine vurmalı ağız dolusu tüm gücüyle kalemi kağıdın
yine sen vurulursun ilk harfin başında
yine ben ölürüm her cümlede
şiir yazayım derim roman olur
durağı yok otobüsü yok gideceği yer kalacağı evi yurdu yuvası yok
ortada kalır yine özneler bütümsüz
aklımı uzatayım ayak ucuna
başımı yaslayım kuytuna
döküntülü ömrümün kıyısına az vursana az
bir rüyalık gelsene bu gece bari
bu gece bari yerime geçip sevsene
anlardın belkide beni ne dersin karanlığımın koyu demi
herkes uykuda
ben yine tarih yazma derdindeyim, gecenin merkezine...
5.0
92% (34)
4.0
8% (3)