20
Yorum
54
Beğeni
5,0
Puan
2580
Okunma


Her gün düzenli ölüyoruz mirza
karıncalar ülkelerine taşıyor dev kalbimizi
omuz hizalarında yürüsek
tanımayacak olanlar için hepsi
bir duvar ustasının terinde kururken
bir demircinin balyozuyla dövülürken
afrikalı bir çocuğun iskeleti
ruhumuza kıymık gibi batarken
pamuk tarlasında
ipek düşlü solgun kızlar
çay toplayan dem yüzlü kadınlar
hangisine baksak
aynı kırgın nasırdan kanayan
ne söyleseler kaçak
nasıl dursalar tütün sardıran
resimlerini bir bir çizdik yazgımıza
başı boş vakitlerden geçerken
mazot tüküren bir fabrika mesaisinde
kuyusuna aşık yusuf’un hikayesinde
yakub’un sabır bekleyişinde
nöbet tutan erin nizam edebiyle
saydığı şafağın en çetin kışında
biz seninle el gibi ,
ellerin yerine yanıp kavrulduk mirza
biraz üşümeliyim belki
maden ocağından kara gözlerin var senin
benim savaşlardan kaçan dinamit yüklü öfkem
göçük altında kalırız,
beyazı unutan bilge yüzlerle
unutulur kalırız yüzyıllarca burada
ısınırız bir babanın
helal ekmek kokan , kitap arası yüreğinde
azalsın , azalsın , biraz daha kelimeler
derinden susalım
ve sağır olsun evren
bak mirza sustukça anlaşıyoruz
gamzesinde süt biriktiren bebeğin masumiyetiyle
bilmemek ne güzel
hiçlik ne iyimser mirza
çarpık bir gece kondu gibi
kalakaldık lüks betonlar arasında yabancı
kentlerden uçurumlara akın ediyor kuşlar
ne hızır var , ne divan hazır
gülce çoktan infaz diyorlar
bize cennet
yüzümüzle yüzleştiğimiz gün elbet
ıslığımız da dağların nefesi
burası umudunu yitirmişlerin türbesi
cellatları bırak gitsin
dinle ve duy uçurumun ağıdını
kurtar içinden kendini
ve sen yaşamalısın, herkesin yerine mirza
5.0
100% (44)