3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1431
Okunma

Her şey hızla seyir halin de
Bir ben miyim zamanda , ağır aksak kalan seninle!
I/
’Her yer çok ayaz mirza
Her yer aşırı gurbet...
Ayaz bir şehrin avazında
Kireç boyalı evler , viran sokaklarda kaybettim gölgemi
Sorarsan nasılım ?
Sesini duyduğum ilk gün gibi’
---
İşte böyle mirza
Ne söylesek hep eksik kalıyoruz
Ne düşünsek anlatamıyoruz
Babamızın öldüğü gün gibiyiz
Hangi yolculuğa çıksak
Hep yanlış yolda uyanıyoruz
Bak mirza görüyor musun
Yine en sondan başa dönüyoruz
Hayatın yamuk taşları gibi
Rast gele ve özentisiz yalnızlıklardan
Dünyayla aramıza aşılmaz duvarlar örüyoruz
Ne zaman kapı çalsa
Kalbimiz on ikide
Kaybolan hayallerimiz sanıyoruz
İkinci el aşklar mirza
Hep sonrasından sonra biz geliyoruz
Çarpık bir gecekondu gibi başımıza yıkılıyoruz
Geciktik mirza insanlar çok uzakta
Ne zaman merhaba desek
Sesimiz hep hava da
Boşlukta hoşçakal çarpıyor kulağımıza
Haritalardan silinmiş kanlı ülkeler gibiyiz
Ulu orta ölüyorduk
Artistlik fotomuzu çekiyordu dünya
Şimdi küfretsek ayıp
Ağlamak yasak
İçine infilak et , sus, sus mirza !
’Eski bir tren hikayesi bu
Yolcuları hep ölüdür mirom’
II/
’Ruhumda bir kıymık acısı
Tepeden tırnağa kanıyorum
Memleketim gibi yorgunum
Çiğdemler ne zaman açar mirza’
---
Bej infilakta , tüm şehir
İnsanlar duvarlarda gezinen gölge artığı
Zıvanadan çıkmış bakışları
Şuradaki celladını yiyen masum
Öbür yandaki günahlarını boğazlayan tövbekar
Buruk duygular çınlıyor içerimde
Her birinin kanından
Başka ben sızıyor belirsizliğe
Zaman aynı
Yaşım on beş
Depremli bir aşk kalbimde istila
Yaşım yirmi
Yağmura yat borusu çalıyor gözlerim
Travmada bütün kalabalık
Yaşım otuz sonrası
Finale çeyrek var
Aynada son prova güz çehreyle
Benden içerde sen
Yüz yıllık uykudan uyandım
Dünya aynı
Kuytu bir orman ömrüm
Aşınmış öfkeler ruhuma zimmetli gerçek
Ayak ucumda uyuyan
Despot yalnızlık
Alıntı , çalıntı antik pencerelerde karanfil kokuları
Ölmeyi unutmuş şehir
Bugün dünle aynı
Görüyor musun mirza
Bizden başkasının tahammülü yok geceye
Biz yine aynı karanlığın , o yetim çocukları
Duyuyor musun
Anlatamadıklarımı
Çiçekler bizden çok ölüm saklıyor mirza ...
’Yüzünün mavi deltasında doğarken aminli güneş
Hüznün iskeleti kırılır , uçarken göğsünden beyaz güvercinler mirza !’
Ben suskun değilim mirza
İlk kendimden ayrıldığım gün gibiyim
Neonları sönük bir düş kırıklığı
Anamın yüzüme bakıp tanımayışı
Yüksek rütbeli kalp ağrısı bu
Karanfil sokaktan Sakarya’ya
Her dilde figanımsın !
5.0
100% (10)