6
Yorum
38
Beğeni
0,0
Puan
2056
Okunma

Merhamet
az kullanılmış ikinci el pabuç
bit pazarında tozlanmış
rengi solmuş
sonbaharla küflenip leş gibi kokacak
bakılacak yerler gölgelerini alıp kaçmış
firavunlar kol geziyor dört bir yanda
Yunus’un kuyusu kurumuş
serçeler susuyor
geride kalmanın acısı benzemiyor başka hiç bir acıya
ölemeyen annelerin gözyaşları denizden de tuzlu
sahiller bir meleğin kokusuna bürünmüş
yüzünü kuma gömmüş düşler küskün
öldüm diye üzülme çocuk
güzel bir hayat beklemiyordu seni
inan bana
doğan bin pişman
güneş açtı diye aydınlanmıyor
kurum kusan dünya
hem yaşayıp da neyi özleyecektin
hangi dün gününden güzel olacaktı
bilmiyorsun
tedavülden kalktı çocukluk
bayramlar eski bir masal
sokakta oynayıp terlemek yasak
mevsimler bile asi ve hoyrat
tenekeye vuran yağmurların şarkısı duyulmuyor
kavga edip küsmek de yok artık
meydanları terk etmiş yiğitler
savaşlar hep kalleşçe
kurşunlar renk körü
kara yerine akı vuruyor
öldüm diye üzülme çocuk
senden çok daha önce öldü insanlık
ben merhameti en son
ekmek verdiğim köpeğin gözlerinde gördüm