9
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
3513
Okunma
Hiç sandığım olmadı benim
yada kenar köşem
bir parça çaputa
cep saatine
cam gözlü bibloya anlam yükleyemedim
ne de olsa
yadigar
tozlu bir konsola yakışmayacak kadar güzel bir isim
Çekmecelerimde dünden bir iz bulamaz kimse
duvarlarımda üşütmedim sevdiklerimi
içimi titreten kim varsa
aklımın odalarında baş tacı
çerçeve içine hapsedemem
gönlümden taşanları
Görmek gerekmiyor vuslat için
sevgim ilk göz ağrım gibi her dem tazeyken
uzaklık en sahtekar bezirgan
ölüm ise en kutsal ayrılık
Bilmiyorum ne yöne doğru akıyor zaman
hangi günün ertesinden geliyor bu bebek kokusu
hayat her sabah açan beyaz gül
aşk
gül gölgesinde şarkı söyleyen kelebeğin tutkusu
Vakti zamanında ben de sevmiştim birini
elleri esmer
gözleri neşeli
O bana akan duru bir nehirdi
ben üzerinde uyuyan nilüfer çiçeği
Cilasız sözlerle sevdik birbirimizi
bazen hoyratça ama hep samimi
gün geldi suyla aşınan taşlar gibi eridik
gün geldi faili olmayı seçtik kansız cinnetlerin
kaç uykuyu gözleri kapanmadan öldürdük
kaç sabahı günaha buladık kim bilir
sonra
sonrası bende saklı
o da gönlümden taşan damlalardan biri
Uçurtmamı eleğin yanına astım
vedalaştım artık hüsranla
silkeledim dilimde dolaşan sitemleri
sevdayı bir şiirin dizelerine bağışladım
ve bir susku giydim üzerime
pembe üzerine mavi çiçekli
Yakında sonbahar sığınır kapıma
heybe dolusu yağmur
ve daldan düşen ilk yaprakla
radyoda bayram sabahlarının faslı
aklımda gül gölgesinde bıraktığım neşeli gözler
Değerli hocam Ahmet Ormancı’ya en içten teşekkürlerimle...