0
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1474
Okunma

şiirle düşer kelimeler sayfalara
dirilir
beyin ölümü gerçekleşmiş sevda
...
duvar yazıları
ağır tahribatlı gece uykusuzluğum
siyah giyinmiş harfler
aklımın masasına toplandığında
yüreğimin kalemine çığlık basar
kapının eşiği medcezir
tavanla yer arası
kalabalık yitikliğimin ülkesidir
bardağın içindeki suyun
boş kısmında hayal ettiğim yalnızlık
diğer adıyla ruh ikizimin yokluğudur
demir almış düşlerimle
beyaz sayfaya irinli sözcükleri
yaralı anlatımlarımla yolculama vaktidir
pencereye düşen yağmurda
geometrik şekillerle giden gemi
sevgilimin buğular içindeki yüzüdür
bayatlamış çayın soğumuş haliyle
bir yudum aldığım uzaklık
rakım yüksekliği hüzzamı
kilometre taşlarıyla getiren
taze bir çayın sıcak yakınlığıdır
hasret çağına kadavra gecede
kaburgalarım altında acıya göç eden
kavim dolusu sevdadır alfabe
gözümün ucundan kopardığım bakış
fotoğraftaki ihtilale baskın yapınca
kirpiklerimin çocukluğu doğar ansızın
elinde bayram kartları
sevgiliye karalanmış suskunluğumu
üzerinde toplanmış nemle kutlar
vaftiz edilmiş kutsal kelimeler
ayin gibi başlayan şiirsel karnavala
paragraf başı yutkunan özlemi asar
herkesin diyalektik konuşkanlığı
dışarıda mektep kurmuşken
anatomisi yapılmamış sanatın
kan kaybeden gecesinde
serbest dağılımlı şiir kavgası yaparım
yorgun çıktığım dövüş sonrası
mısralara lanet edip
tarifini yapamadığım sevgiliyi
göğsümün mineral eksiği aşkına yatırıp
önyargılı uykuyla rahatsız edilmemek üzere
harflerin ışıklarını söndürürüm
artık
göz kapaklarıma binen hasretle
mısraların üzerine sırt üstü ölme vaktidir