3
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1252
Okunma
anlamak için keşkeler büyütüp
gördüklerinden saklanmak gerekmiyor
...
büyükçe kavanozun
bulanık dibinden bakınca hayata
kavram telaşlarının aşksızlığını
ölü toprağın kundağında görebilirsin
telefon tellerinden böğürtülü ağlamalar
kanamalı sözcüklerle geçer göz hizasından
içine kapaklanmış arzularıyla
sevda dişleyen sevişme adına susarsın
birden irkilme
seviyorum seni de
bölersen
seni..
seviyorum..
anlamı yok
yan yana manalı olur
herkese söylenebilir mesela
ama seni seviyorum dersen bana
yerle gök arası bir yerde çatırdar dirilişim
özneler içinde bakterisiz şiirlerden doğarım
benim yeraltı çocukluğum vardır
sende gökyüzü resimli kağıttan düşler
iklimler sıralanır saniyelere bölünmüş aşka
teker, teker yaşlanır çırçıplak hayallerin
ben kozalağını düşürmüş ağaç
gelir sarılırım buruşmuş yalnızlığına
kimliği tespitsiz yolculuklar mahşere açılır
koynumuzda iblis kalıntısı anılar
döke, saça kayboluruz bir ölüm vakti
sana karmakarışık duygular sığınmasıyla gelmem
sıradan alışkanlıkların kafesinden kaçtığım
kanatsız bir romanın içindeki anlatımla bulurum seni
düş görmeyebiliriz
sabah günaydınsız kalabilir yüzümüz
gözümüzde çapak niyetine küskünlük
suyun suskunluğuyla temizlenebiliriz
aşk hep masum gülümseyişiyle
demli çay tadı vermez ki
bazende uzak ihtimallerin
yalnızlığıyla çarpar pencerenin dışına
içeride kanar bir hasretin hiçliği
öyle yıkıntılar düşürerek bakma
kaza raporlu hayatın
deli raporlarına eklendiği
cevapsız sorular cenderesi aşk
kuşkulandığın bütün ziyan düşüncelerle
vurgun yemiş hatıralar eklersin usuna
zulanda karmaşık desenli geçmiş
birdenbire avucumun coğrafyasında konaklarsın
kıtlık başlamış sevginin toprakları adına
çatlamış etime göz çukurlarımla taşırım suları
resmi hiçbir umut tarif edilemez
varsa yoksa bilmediğin duygularla
kıyamete beş kalmış zamanın kutsalında aşk satarız
örselenmiş dudak kenarındaki u dönüşlü susla
benim kalabalık gülüşlerime mültecisindir artık...