0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
3090
Okunma

Güneş umudu kaynatırken göğ(s)ümde
Sırt sırta uyuyan bulutların gölgesinde
Düş kayığımı uğurluyordum mezopotamyanın ıssız bağrına..
Süzülürken ellerimde çivit mavisi
Yediveren gülü taktım iki yakasına.
Varmadı dicle kızının kadife yalnızlığına
Boğuldu fıratın oğul sancısında.
Dişi toprağın rahminde acı fokurduyordu,
Buğusu kamış damların kimsesizliğine akardı
Gecenin derinliği çökerken esmer bahtıma
Nehirlerin (ç)ağlayan sessizliğinde
Gözpınarlarım yıldızları yıkardı..
Ay karası gecelerinde içime eflatun hüzün dolardı
Çaresizliğimin acısını yastık başlarına basarken
Fıratın demiri döven kızgınlığında
Diclenin gelinciği kanardı..
Sapanımı bıraktım kerpiç evimin oynayan merdivenlerine
Tütsü yakan ellerimle güneşe uzandım
Acıyı öpen dudaklarımda sızı çatlarken
Yüreğimin doğusunda kangrendi güneş sevdası
Kesiliyordu
Sırmalı saçlarından yalınayaklı sevdam.
Ve fıratın oğul sancısında
Dicle ölü kızlar doğuruyordu vakitsizce,
çorak yatağında..
Sazımın ince tellerinde yaralı türküm aktı
Kist tutan mecralara,
Güneşin pul yanağından katmerleşti sevda
Kısır bir döngüydü gök dilimin ucunda..
Suları karışmazken,
Fırat sancısında can alıyordu
Diclenin efsuni yüzüne hüzmeler çarptı
perçemine kıvılcımlar tutuştu
Ağzının kenarına sıcak ölüm ilişti kendi tabutunu taşıyordu
Fırattan (g)ayrıyken..
/yüksel batu
5.0
100% (6)