1
Yorum
3
Beğeni
4,7
Puan
1340
Okunma
yağmurdan aldığın sözü, usulca suya bırakmanın alışkanlığı oldu hayat.
sırf bir rüyayı gülümsetmek için.
ben bu gece yaşamıştım
sabahın ağzına çıkarken,diyebilmenin zorunluluğu..
oysa
ben o sabahların mağrur sesiyle uyandım hep,
hazır bavul yalnızlıklarıyla
gidecektim aslında suları yüzümde uyandırmadan
şarkısını
yıkamadan rüyalarımın
kalmayacaktım
kimsenin tasında
kimse söylemeyecekti beni rüzgara
dilemeyecekti bir daha tutunmak için kırılan dallarımı..
dünyanın kapısını defalarca çalmış bir yüzden bahsediyorum çocuk sayıklamasıyla
diyorum artık
içimden çıkan yollara söyleyin
ezilen kalbimi
yoruldum,yoruldum cümle bulup kendimi su üstünde tutmaktan..
çoğu kez harf atadım,tayin etmek için
kendimi sardım sarı zarflara.
çok beklemiş kenarların ızdırabı hep döndü bana..
uzun cümleler de kurdum
yol yaptım
yanlışa yürüdüler
birer birer.
ayakları kesildi duraklarda
ama benim ellerim kırıldı bütün doğrularda.
diliyorum şimdi
tırnak arasında uzamadan,uzun uzun kalmayı..
gördüm dünya telaşının nasıl kuyuma indiğini
nasıl ki gençliğimi yüzümü kanata kanata tuttuğumla.
döndüm
yazabileceğim en uzun şiiri yazdım..
’bir kadının alnı ve çenesi dövüldü benimle
günün ortasında
kederle yoğrulup mıhlandık bu soysuz dünyaya...’
/ yüksel batu
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)