2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1257
Okunma
hatırladım biraz kendimi
gür bir yağmur dolmuştu kalbime
ve
onun bitmek bilmeyen damlaları,sabahlarına
şarkıydı
gecesine gülen bir ağız kalabalığı
çünkü
henüz kırmamıştı,büyüme bendini.
/
sonra onu da unuttum
aştım en korkunç duvarlardan birini.
ağrılarımın en ağır basan tarafında yaşamak,
orada yaşadım yenilgilerimin ilkini.
hem büyümek dediğin,insanın kendini bilmesidir
aynı zaman da kaybetmesi.
işte buna gülmedim
acıdır,birinin hiç niyetine gülmesi de
tozlanmış bir öykü gibi rafa kalktı gülüşüm
o öykünün iki harfini cebime koymuştum
sarardığım tüm zamanların en uzun cümlesiydi
bir yüreğin dilim dilim doğranmasıydı
her -’ah-’ çektiğim de.
kötü bir rüyayı kim ne kadar hayra yorar
rüya saysam bütün herşeyi,ve kendimi
inanmak isterim,size
acının yaşlanmadığına,yaş kalıp büyümediğine, eli kesik bir çocuk gibi hep ağladığına.
bunların üstüne yemin ederim
yeterki kalmak adına bir fikriniz olsun
ruhum kanamasın
sarartmasın yüzümü daha fazla.
kitaplar susmanın evleridir,her sayfa bir göçten yan yana gelmiş
dillerini bilmiyorlar
üst üste katlanmış sesleri
bunlar anlamaz zaten
oraya bırakmayın beni
yok onların yaralara uzanmaktan başka yerleri.
rivayettir
hayır ve şer kardeştir
inandım:
tıpkı yas ve düğün gibi.
öğrendim:
yaşamak hep iki ağlamadır
ama
sevincin yaşları doldurur sabrın boşalan kütüğünü.
bitirdim yaşımı
tek tek kanadı ömrümün gülleri
bana gidecek bir yer söyleyin
bir yağmur tanesi gibi içim
koşuyor durmadan kurumamak için..
’ yüksel batu
5.0
100% (5)