4
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
4442
Okunma

Merhaba en güzel düşüm..
Merhaba şiirler,mevsimler kıskandıran benim gökyüzü adlı düşperim..
Merhabamı yineledim ve hemen şimdi,şu anda,doğaçlama söylüyorum
hayta bir rüzgar gibi içime çekiyorum teninin kokusunu..
Sana dair söyleyeceklerim hep bir izdihamdır..
’’ve o dehşet sözcüğü dökmek için başındanaşağı
süpürüp bütün kötülükleri sana koşuyorum
Seni seviyorum’’..
(Uzun uzun susuşların sonunda bir söz sözlüyorsun,
bütün sözlerin çakırkeyf penceremden odama giriyor..
Güzü karşılamaya giderken göreyim ışığını dediğimden
bir gün sonrasıydı sanırım..Yalnız geceyi değil,dünyayı aydınlattın..
telepatik bir bağ bu..Gülme..böyle düşlemek istedim işte)..
Ümit edersin hiç düşünmeden;hayat,senin istediğin
gibi akmazmış;önemi kalmaz..Yalnızca istersin ve
isteğinin tüm yakıcılığına rağmen hep beklersin..
Sana doğru atılacak bir adımı,bir mektubu ya da küçük
bir notu,bir ışığı,bir yüzü kısacık bir an da olsa görmeyi
ya da kulaklarına değecek hayatveren bir sesi..
Biliyor musun bu duyguyu durmadan hissetmek bile
yalnız olmadığımın parlak ümidi olabiliyor..
Ben o kimsem,o oluyorum işte..
Açıktan yazdığın ya da saklamayı tercih ettiğin ne varsa,
onları sunacağın veya gözlerinden kaçıracağın kişiler
çoğaldıkça zorlanırsın..
Artık herşey onlara göre, onlara karşı hatta onlara rağmendir..
Artık her yapıp ettiğin,,her söylediğin,her ürettiğin..
Hekesin uyması beklenen kuralların olması beklenir..
Olmadı doğallığında bir çeşit kısıtlamalarla karşı karşıya kalırsın..
En çok sana dair sözler payını alır bundan..
Yalnız sana ait kalmasını arzuladığın bağların,ne kadar
sakınsan da yara alır..
Misal her şeyin basitleştirildiği,sığlaştırıldığı,bayağılaştığı
bir dönemde ritm duygusu veren bir müzikte dans etmeye
kalkışmak acınacak görüntü yaratır karşı tarafta..
En olmadı ’sırasımıydı’ veya ’yerimiydi’ derler.
Cenaze evinde dans etmiş durumuna maruz kalırsın birden..
Aşk da,bir çeşit ’kamuoyu’ oluşturmuş,durup gelen
haberlere kilitlenir birileri..
’Kamuoyu’ bayılıyorum şu kavrama..
Mekanik duygular çağrıştırıyor nedense bana hep..
Eminim sende böyle düşünüyorsundur..
Lawrence diyor ya ’Asla sanatçıya inanma,hikayeye inan’diye
Bu gün aklıma geldi bir yerde söyledimde pek muhterem
’kamuoyu’ ’lan bu işin mali kısmı olmaz mı’deyip
parmak ısırttı resmen bana..
Oysa bir yandan ne düşünüyorum biliyor musun hani şu
Wilma Elles varya,namı diğer Caroline.Rol gereği
bir evliliğin bitmesindeki payından ötürü ciddi ciddi
kadim izleyicisi olan kalabalık bir gurupca linç olmaktan
zor kurtulduğunda(kurtulduğumuza demeliyim aslında) en saf halimle
şöyle düşünmüştüm.Demekki aşk geniş kitlelerce bu denli kutsal..
Bak sen benim şu çelimsiz düşünceme..
Çünkü karşıma hep yine aynı insanlar tarafından
’lan bu işin mali kısmı olmaz mı’ sözü çıkıyor..
Neydi o,hani cevval bir söz daha vardı ’Giden dönmemişse
senin olmamıştır’ ’Aşk bilmem neyi öldürür’ gibi..
E hani az evel seti basanlar siz değilmiydiniz..
Berrin hocanın dediği gibi ’Bir ömrü yaşamı dışında
algılayarak geçirebilirsin ölü gibi..Ya da yaşamı içinde
duyumsayarak geçirebilirsin canlı gibi..Seçimini yap..
Sevmek sonsuz özgürlüğe açılımdır..Sevgide akışı
durdurmak,başka anlamlar katmanın cezası korkana ve
aşkı metalaştırana aittir’’..
Sürdürülebilir yaşam dışında maddesel zenginlik,
’sağduyulu’ bir insanın tercih edebileceği bir şey olamaz..
İsteyebileceği tek şey özgürlük olmalıdır diye düşünüyorum.
Kararlarımız,tercihlerimiz,ilişkilerimiz,dönüp
baktığımızda arkamıza,yanlış da olsalar,eğer
’yaşandıklarına değdi’ diyorsak bir şeyler
öğrendiğimize inanıyorsak ve ’zamanın şartları öyle
gerektiriyordu’ diyebiliyorsak,hayatımız daha
zenginleşip,anlamlanarak sürüyor sanki..
Oysa pişmanlıklarımız öylemi..Pişmanlık duymaya
başladığımız anda dehşet bir zehirlenme giriyor
damarlarımıza.Deyim yerindeyse cehennem gibi
diye adlandırdığımız olumsuzluklarımızdan biri
vicdan azabıysa,diğeri kesinlikle pişmanlık denen şeydir..
Pişmanlık,durmadan geleceğimizi esir almaya dönük işliyor..
Önümde yine Özdemir Asaf ve Akgün Akova..Özdemir Asaf
’Düşlerimde ne bıçaklar fırlattım,Hepsi saplandı diyor ve Akova
devam ediyor’Ben bir katilim’..Jon Baez’in ’Gümüş hançer’
adlı şarkısı aynı sözlerle eşlik ediyor..Bu bir rastlantı mı sence de?..
Akova’yı köşeye sıkıştırıp nasıl katil olduğunu soruyor uyanık
gazeteci ’Çok cinayet işledim.elimi kana buladım.Okuyup da
etkilendiğim tüm şairleri ve dizeleri öldürdüm’ ben diyor..
Bu kısımdan çok etkilendiğimden midir yoksa bazen korkularımızla
yüzleşememek midir bilmiyorum ama orta yere sessizce
bir cümle fısıldadım..
’Benden harf katili yaratma ne olur’..
Dur hemen kabartma yüreğini,ardından,hemen çekip çıkardım kendimi o delhizden.
Ve muhteşem turuncu tosbağa’ da yüksek volüm bir müzikle
evler,yollar,çimenler geçerek yol alışımızı düşledim.
Sana o ’Güzel atlar ülkesinden’ bahsedeyim diyorum..
Annesi tarafından yemeğe çağrılan küçük kızın
hikayesini..Kızın arkasından bakan atın aklına gelenlerden..
Herşeyden önce kalbimin tek sinemasından..
Kendi dilimi konuşayım istiyorum..Kendi dilimden
yazayım sana..Güzü karşılamaya giderken yak ışığını hiç değilse..
Şurası kesinki sana özlemle dolduğum anlarda yazmak hiç içimden
gelmiyor..Evet narsistçe düşünüyorum belki fakat bu dünyada
hiçbir şeyim olsun istemiyorum..Dışarda kulaklarımızı sağır edenler
öyle çok ki..Hayatyokediciler ele geçirmeden benliğimizi Seni sevmekten başka
hiçbir şey yapmak istemiyorum..Üzerindeki herhangi bir aksesuar olmak,
hergün dokunduğun,sıradan,takıp çıkardığın şey olmak istiyorum..
Sana dair bencillik sözkonusu olunca o bencilliği dahi seviyorum..
Sahilde bir köşede yazılarını yazan bir yazar,sabaha karşı
sahilde dans eder gibi hareketler yapan birini görür..
Biraz yaklaştığında bu kişinin sahile vuran deniz yıldızlarını
okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder..
Yazar genç adama yaklaşıp sorar.’Neden deniz yıldızlarını
okyanusa atıyorsun’ Genç adam yanıtlar..Birazdan güneş yükselip
sular çekilecek,onları suya atmazsam ölecekler.
Yazar devam eder’Kilometrelerce sahil ve binlerce deniz
yıldızı var.Ne fark eder ki’?..Genç adam yazarı dinledikten
sonra yerden bir deniz yıldızı daha alır ve okyanusa
fırlattıktan sonra yanıtlar..Onun için farkeder..
Yazar genç adamın yaptığının olup biteni izlemek
yerine bir şeyler yapmak olduğunu anlar ve
ona katılarak bütün sabahı okyanusa deniz yıldızları atarak geçirir..
Bu yazıyı okuduktan sonra kendimi düşündüm..Seni..
Olup biteni izlemek yerine bir şeyler yapmamız gerektiğini
ne zaman anlayacağımızı..Neyseki olup biteni izlemek
süremizi doldurduk diye düşüyorum yollara..
İnanıyorum ki elleri dolu olanın kalbi de dolacak bu mevsim..
(Yakın süreçte Nar film festivali olacak ve sürecin
ana teması barış olacak.Çeşitli kentlerde gösterimler
ve konferanslardan bahsedilmeye başlandı şu süreçde.
İçeriği bir yana,tek tek insanların elemeği göznuru
eserler olmasından kaynaklı kişilere atfedilen şeyler çokça bu yıl.
Batı yakası için yapılan etkinlikler,pek çok kişiye
atfedilmesinin yanı sıra seninde adın geçsin istedim ve
henüz sana önceden bir mektupla yazamadan böyle
bir şey yaptım..İstedimki perdenin gerisinden parlak
bir isim kadrajdan gülebilsin birde dünyanın insanlarına)..
(smirna’ya gelişim zorunluluklarımdan kaynaklı üç,
dört gün sonraya sarkıyor..Ama en çok üç dört gün..
Güneyden tertemiz bir gök getireceğim sana mavikuşum)..
27 Nisan-03 Mayıs 2013..
Günlerdir boynumdan öpüyor geceler
sabahları ne sen sor ne ben anlatayım
saçlarım kavaklara sarmaşık
şaşkın kelebekler gibiyim
bir yanımda gök bir yanımda güneş
vakit doldu! mavi kuşum
bir çiçeği
bir düşü
bir ömrü konuşmanın vaktidir
ey! tutkunun atardamarı
önlenemez kalp çarpıntısı
yalnızlıktan sararmış mektuplar
kuşanın bayramlık sevinçlerinizi
yeriniz hazır su’nun gözlerinde
ey! kilometre levhaları
içimdeki üzgün alfabe
hey! sen,saçlarımı uzatan hafif meşrep vapurlar
ilk kez iki kişilik güleceğiz bu mevsim
bir yıldız daha çoğalacak gökyüzü
bundandır
nabzımda milyonlarca cıvıltının ritmi
deliceler aşkına!
n’aparsın
bir dilek ağacıyım
umutçiçekleri sinmiş üstüme
sen! yankımın ötesi
karbeyazı düşümsün ya hani
ne varsa sözcüklerimizde var
’işgal edilmiş bütün yıldızlar şahittir’
’sesimin içiyle seviyorum seni
’ve o dehşet sözcüğü dökmek için başındanaşağı
süpürüp bütün kötülükleri sana koşuyorum
ellerim olur musun?’
5.0
100% (17)