9
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2016
Okunma
Harf yandı kül kokusuyla uyandık bir sabah
Uğursuz yılan çığlığı korkunç gözlü yataklardan
Tarçınlı su verdiler ıhlamur çayı beyaz dut kurusu
Gövdemiz suya değdi nilüferler öldü çok yalnız kaldık.
-Taş olduk ah Nefertiti bir tek siz ölmediniz zaten!-
(Yarım kalmış iki dal sigara belki hep öyle kalsın diye
Kalkıp gittiler. Döktük külü –Allah sizi de bir gün…-)
Mandalina kabuğu koktuk yazdı çatılarda güneş
Babil Kulesi’nin tepesindeydik bağırıyorduk cennet nerede?
Acı dua örtüsü örttüler Yasin okudular göğe üflediler
Bir tarafımız hep özledi hep paramparça kaldı bir tarafımız.
Asur mızrağıydı aslan kuyruklarında çok zalimdi hayat
Kesip attı kellesini bütün dizelerin dilsiz kaldık zehir düşlerinde
Harf yandı kül koktu, Emevi toprağıydı pis uğultuydu kalpleri
Tabuttan leylak topladık, incinmiş lal beyazı bir yaprak kaldı elimizde.
(Kendi dalında yağmursuz yetim kalsın diye terk ettiler
Yapayalnız leylak. Tuttuk, su içirdik –Allah sizi de bir gün…-)
Üç harfli söylentisiydi köyümüz çıplak ayaklı korkulardı
Balkonumuz yoktu saksılarımız içerde annelerimiz
Irmağa koştular Kızılırmak -Çağlayan cehennemi-
Aral’a döküldü acımız hep içimizde kaldı gözyaşları.
Büyük binalara göç ettik kırılmış gökyüzü korkunç griler
Didem Madak hassasiyeti, bir komşu kızı gülücüğü –çakma sarışın!-
Aznavur Pasajı’nda şarkılar söylemiş sabahlamış Beyoğlu’nda
Öptük alnımıza koyduk eyvallah şarap parası da verdik üstüne.
(Demem o ki vurulur her aşk sebebini biri söyler nasıl olsa!
Bir masal anlatırlar ömrün boyunca unutamazsın sonunu.)
kıyıdaki adam
beykoz mart 2012
5.0
100% (16)