4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1011
Okunma
yüzümde acısı dinmiş izlere bakarken
aynada kalemle çizdim sessizliği
kekeme anılarda kurşun yalnızlıklar
kiminin umutlarında cin bakışlar
ve dünden kalan yarım sevişmeler
doldu yüreğimin içine
sızılarım söğüt yapraklarına sarılı mor avuntular
kopuyor ağaçlardan siyah saçlı insanlar
ne anlatıyor çocuk gibi bağrıma yaslanan
solgun adamlar
saatlerimde yavrusu ölmüş kuşlar
ve yaşamın sırtında su kırığı giz
İstanbul kadar uzaklar özlemlerime
unuturun kırmızı beyaz elbisemi
hüzün taşıyan bahçaelerde
yoksul coşkuların türkülerinde geceye bulanan saçlarını
nasıl yaşarım çocukluğum
denizler bile yalnız susuyor
gözleri ıslak şehirde
yarını olmayan sürgün besliyorum yaşımı
zaman hikayeler topladıkça duruyor yokuşlarda
ölüp ölüp diriliyor gezdiğim sokaklarda yangınlar
mevsim uğultular sorguluyor geceyi
düş ararken suskun suratlarda
uçurtmam bir çocuğun sevdasında yırtılır
bahar kanatlarımı kıran sabır
herşey birbirine düştükçe yığılıyor
tutuşuyor sarı bir tohum sessiz fırtınaya
gecelere açtığınız yataklarda yeni ilişkiler
kaybolma duygusunda akarken terkedilişlerle tanışmaya
korkuyorum
her yıl kızgın Ağustos böyle birikir ellerime
yuvarlanırım umudun eşiğinde dağ eteklerine
perde aralandığında
yok ki
gündüzlerin yorgun yolcuları
girsem resimlerine hüzünlerimle
kendime bakarken aynada kalemle çizdiğim yalnızlığı
yarı yolda başı koptu takvimlerin
5.0
100% (9)