21
Yorum
3
Beğeni
4,9
Puan
2682
Okunma

Tüm rütbelerini söküp kurdelesini kestiğim bayramın
Mutluluk nişanı takıp parmağına
Halaya durdum gül bahçesinin dikenine aldırmadan
Şelale gözlerine yelken açıp, vişne bahçesinde mühürledim dudağını
Kılıç kalkan oyunu ezber bozan acıların göğsünde sürgün olurken
Işık isteyen mahkûmiyetin zindanında nur dökülür eteklerine
Yeşil cumbalı çiziyorum hayalimizdeki evin bahçesini
Bir köşesinde gonca güller, mis kokulu yaseminler boy vermiş.
Kısrak küheylan gibi şahlanırken güneş penceremize
Meltem kokuları gelir yudumladığımız sevgi fincanından
Acıların damıttığı bulut, kirpiğinde kurusun artık
Altın harflerle kazıdığın adımın noktasında taçlanıyorsun
On beş çizik attığın ömrünün beyaz sayfasında son bulacak gurbet
Zaman ötesi tüneller kazıyorum ömrümün son demini
Gözlerimi örtüyorum, mutluluğun kızıl alevinin üstüne
Yangın, ateşin özünde, dumanı savrulsa da saçlarımdan
Korkularımın idam fermanında parlayacak yıldızlar
Sabır tozu içti zamanın katre katre katmanındaki vefa
Kırdı kilitli han kapısını ışık huzmesindeki zemberek
Zeybek dansı arşınlar artık geçtiğim patika yolların
Kırdım kalemini hüznün taç yaprağını
Boyu boyuna uygun yeşilbaşlı mavi devin.
Sen, koyaklarda çırpınan kır saçlı yaban çiğdemi gibi beklersin baharı
Eteklerinde meltem eser, yalcın kayalıkların gölge düşmez pınarına
Bir yudum isterken avuçlarındaki yaralı serçenin kanatlarından
Yağmuru zimmetlerim kök salmış yangınlarına
Gelmeyen vuslatın nişan taktım parmağına
Hasret, vuslata gebe, şafak vakti zamanın
Ümmü AŞCI
5.0
94% (15)
4.0
6% (1)