28
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1464
Okunma

ı/
kavun değil ki hayat koklayasın dibini…
//düşlerime apışma, incitme çocuk
onlar sokak kenarı çamurları…//
ıı/
haydi! dostum;
boşalt içindeki yediverenleri
düşürme dilini çamura
güle düş ki bülbül desinler.
sen güldün (g)özümde
hiç hazan vurmayan yapraklarına
sen, ateştin suda ağlayan
sen mecnundun çölümde savrulan
sen…sen…
güneşimdin yüreğimi kavuran
sakın düşme g/özümden
ııı/
azap çiçeği misin kış ortasında açan?
aşk darbesinde ilk terk eden gemiyi
fareli köyün kavalcısı tanıdık bir efsane bu masalda
efsun-i bir tını yükselir “kaplumbağa terbiyecisinin” asa’sında
kör bir ışık aydınlatması gün ortası kızıllığı
düşme fenerimden
bu gün, düş/ümün sınırlarında dolaşan kızgın fırtına
hafifce sıyrılmış üstüme örttüğün sevgi yorganı
üşüyorum ayazında
dolaşma habersiz bahçemde gizli gizli
ya çal kapıyı adam gibi
ya da; çek git gidebildiğince…
ıv/
ayrılığa gülemem “bulut gözlüm” bilesin
ateşe düşmüş bir kere özüm
gebersem de aşkından sevginden
gözlerimi kirpiğime asar giderim.
bak dostum!
ben sevdiğimde, adam gibi sever
gittiğinde; tükürdüğünü yalamadan…