7
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1326
Okunma

oyun hamuru gibiydi hayat
yalnızca çocukların yoğurduğu
orası kaldı
bir tek orası
aç karınlı ülkelerin bile kuşatamadığı
en zengin ve en mutlu ülke
orada baharlar yusufçuk yüreklere perçinli
güvercin kanatlı adımlar atarken her can
orada hüzün parçalı bulutludur bir kaç dakika
yüzü çağlayan haykırışlıdır çocukların
yaşamın düşeş gelme ihtimali arasında
tadı bal tadı kaymaktır oyunların
yalnızca biz kaldık
bir tek yaşlanmayan koca bir yürek
köhne merdivenler gibi çatlak ve yorgun
arnavut kaldırımların eşiğinde
mai renginde yırtık bir beden...
çocuktun
çocuktuk hep
büyümeye özendiğimiz onlu yaşlarda
büyüdük ve göğe erdi başımız
gök hala masmavi
gök hala temiz dudaklarla mı öpüyor bizi
bir tek orası kaldı
bize ait tek ülke
ne paranın hükümdar olduğu
ne de sömürüldüğü bütün hakların
güneşi bile rahatına düşkün
yağmuru bile ıslatmayan
rüzgârı rüzgâr
cemresi gönüllere düşen
erguvan kokulu baharların damıtıldığı
cennet ülke
orada sonsuz huzura bekçidir çocuklar
saklambaç kulelerinde
çelik çomak düşerken rüyalara
körebe vakitlerinde
lastik toplar hışımla patlamaz
bedenlerin üzerine
keşke
vaad edilmiş bir toprağın peşinden
koşmasaydı birileri tarih boyu
keşke vaad edilseydi mutluluklar
ömür boyu
orası kaldı
bir tek orası
biz büyüdük
ama çocuk bıraktık aklımızdaki yeri
zenginim/ zenginsin/ zenginiz bugün
cebimizde saklıyoruz o şeyi
adı oyun ülkesi...
Nevzat KONŞER
Mart 010
5.0
100% (4)