Okuduğunuz
şiir
12.6.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
HALAYIK GÜNCESİ
/çek yüreğini karşı kıyıya/
gülüşler yeniledik yeşili hüsün haki gözlerde kadim beyitlere düşürdük lal renkli gurup şiirleri
yar eskisi çınarlarda yüz yıllık im şairin saçından dökülen tek tel şiir hep aynı nakarat ve meyan kalem buhurunda nakkaş inlemesi /nikahındayken İstanbul’un/
sülüsü mecruh, ateşi ölü, sükutu sürgün sevgilim/ üç kandilde sönmezdi yüzün
bırak vehmimde kalsın sevda hadi çek küreklerini bilinmezliğe
şavkım hüzün,sandığım açılmamış gül ellerim hazan çiçeğinde Temmuz kurusu ezberini bozma taşınmamış rüyaların ben kapında muştu, saçağında rüzgâr vuslat, kelâm ve celi...
ardım üç şiirlik halayık güncesi kelâmım fecrin kızılında mezat çekiyorum ruhumun meselsiz sandalını ilhamıma kıyı olmuyor hiçbir deniz koynumda felah ve mut...
Nevzat KONŞER Haz10
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir gayet güzel.Güne yakışmış tebrik ederim. Açıkçası şiirlerde kelime zenginliğine önem veren biriyim.İnsanlar kelimelerle düşünür.Kelime hazinemizin genişliği bir zenginliktir.Gerek bilim gerek sanatla uğraşanlar uğraştıkları alana has kelimeleri illa ki daha az ilgili olanlara göre daha iyibilirler.Kelimelerle ilgili ayrım nedense Arapça ve Fars kökenli kelimelerde yapılıyor.Ancak İngilizceden yahut başka bir batılı dilden geçen hiçbir kelime üzerinde fazla durulmuyor.Bu negatif ayrımcılığın sebebini bir türlü anlamış değilim.Restorant otel hatta hotel diyor çokları handikap fifti fifti v.s gibi bir çok kelime günlük hayatta kullanılıyor.Gençlerle azıcık konuşsak ya onlara kal geliyor ( ne demekse).Ya da fazla dinlemeyip çav diye kaçıveriyorlar.Nevzat Bey çok güzel ve yerinde kullanmışsınız kelimeleri ne sülüsten ne fecrden ne hüsün ne celi ne mecruh kelimelerinin kullanımından rahatsız olmadım.Sözlük lazımsa google amcamız var şükür bakar öğreniriz.Keşke biri şu google öztürkçe bir isim bulsa.Saygılarımla...
Değerli Bedewi, Türkçemize gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkürler. 70'li yıllarda duru Türkçeye karşı bir karalama kampanyası vardı. Rauf Tamer gibi yazarlar, örneğin "yaşam" sözcüğünü, dilbilgisine aykırı biçimde iki heceye ayırarak, belden aşağı anlamlar, çağrışımlar yüklemeye çalışırlardı. Güya köşe yazısı yazarlardı! Bugün köy kahvesindeki adamlar "olanak" lı tümceler kuruyorlar. Ya da benim 70 yaşını aşmış annem, hayat'tan çok "yaşam" sözcüğünü kullanıyor ki annem okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş.
Dün gece muhafazakar bir kanalda Fransa ile ilgili belgesel vardı. Paris'teki çok büyük bir müzeyi gezdiler. Program rehberi dedi ki:"Bütün yazılar Fransızca." Başka bir dil yok. Fransızların dil konusundaki kibirli oluşlarını niye önemsemiyoruz? Yabancı isimlerle dükkân açamazsınız. Bizde de tam tersi... Bir yandan Amerikanca öbür yandan Osmanlıca... Fransa da Osmanlı gibi genişledi. Afrika'dan, Jamaika'ya... Her yere Fransızca'yı egemen kıldı. Onların ne dilini ne de başka bir şeyini aldı. Biz ne yaptık? Kırma bir dili, bugün hâlâ savunmanın anlamı yok. Geçmişten kalanı okumak, değerlendirmek başka, onu öykünmek başka. İşte Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu... ** 70'li yıllarda lisede okurken, edebiyat derslerindeki Divan Şiiri örnekleri yüzünden, neredeyse herkes edebiyattan/şiirden soğudu. Sınavdan sınava bir şiiri açımlamanın zorlukları çoktu. Nâzım Hikmet yoktu kitaplarda. Memleketimden İnsan Manzaraları ya da Kuvayi Milliye Destanı... Bu tür şiir/edebiyat, üniversite düzeyinde (bölüm öğrencileri) için ayrıntılı ve sorumlu tutulmalı bence. * Türk Şiirinin iki büyük ustası, ikisi de aynı zamanda çok değerli edebiyat öğretmeni idiler. Osmanlıcayı öğrenmişlerdi Yüksek Öğretmen Okulu'nda. Bakın Behçet Necatigil'e, Cahit Külebi'ye, hatta bir kuşak öncesi Zeki Ömer Defne'ye. Hiçbirinin şiirinde, benim bu şiirde imlediğim Osmanlıca sözcükler yoktur. Aslında derinlikli şiirler yazmak için ille de Osmanlıcaya gerek yoktur. Okuyun Behçet Necatigil'i... Derinlik, çağrışım zenginliği... ** Aynı sözcüklerin tekrarı konusunda Orhan Veli şiiri örnek verilmiş. Elbette itirazım yok. Benim yazdıklarım, genel şeyler. Günümüz şiirinin yaklaşımları, matematiksel doğrular da değil ayrıca. Her dönem kendi tarzını, kendi anlayışını getirmiştir kuşkusuz. Sanatın sonsuzluğu, arayışlar ve güzelliklerdir aslolan. Yeni şeyler söylemenin güzelliği. * Bir de kendimce bir karar aldım. Artık yorum yazmayı bırakıyorum şiir altlarına. Çünkü bu beni yoruyor karşılığı da gelmiyor. Herkes bildiğini okuyor. Herkesin yolu açık olsun. Aslında kimsenin de eleştiriye gereksinimi yok bu sitede.
Sevgili İlhan hocam... Açıkçası şiirime yaptığınız yorumun gündeme bu kadar oturacağını beklemiyordum. Kızmakta ve üzülmekte son derece haklısınız. Düşünce ve beğeniler kişiden kişiye değişir;fakat eleştiri ile yönlendirmeyi ayırmak gerek. Daha doğrusu yapıcı eleştirilere ihtiyacımız var. Sizin yaptığınız yorum ve eleştirilere zerre kadar üzülmedim,aksine mutlu oldum. Çünkü şiirime daha titiz bir gözle bakmama zemin hazırladınız. Sitede'güzeldi,hoş bir anlatım,tebrikler...'vb.gibi yapılan yorumar yerine, sizin yaptığınız gibi yorumlar ile şiir sahibini başbaşa bırakmak daha akılcı olacaktır. Diğer arkadaşların düşüncelerini bilemem ama,benim nacizane düşüncem,bundan sonra da şiirlerime aynı ciddiyetle eğilmeniz ve değerli yorumalarınızı esirgememenizdir.Sizden öğreneceğimiz çok şey var.Gerçi tarz ya da yaklaşımlarımızda yer yer farklılık ya da fikir ayrılıkları olacaktır -ki bu son derece normal-fakat önemli olan şeyin, şiir ve şairlerden beslenmeyi amaçlamış genç bir şairin şiire olan sevgisi olduğunu unutmamak gerekir. Bu çerçevede, şiirimin gelişiminde değerli fikir ve yönlendirmelerinizle bana yardım ve destekte bulunacağınızı ümit ederek saygı ve selamlarımı sunarım.
Sevgili İlhan hocam... Açıkçası şiirime yaptığınız yorumun gündeme bu kadar oturacağını beklemiyordum. Kızmakta ve üzülmekte son derece haklısınız. Düşünce ve beğeniler kişiden kişiye değişir;fakat eleştiri ile yönlendirmeyi ayırmak gerek. Daha doğrusu yapıcı eleştirilere ihtiyacımız var. Sizin yaptığınız yorum ve eleştirilere zerre kadar üzülmedim,aksine mutlu oldum. Çünkü şiirime daha titiz bir gözle bakmama zemin hazırladınız. Sitede'güzeldi,hoş bir anlatım,tebrikler...'vb.gibi yapılan yorumar yerine, sizin yaptığınız gibi yorumlar ile şiir sahibini başbaşa bırakmak daha akılcı olacaktır. Diğer arkadaşların düşüncelerini bilemem ama,benim nacizane düşüncem,bundan sonra da şiirlerime aynı ciddiyetle eğilmeniz ve değerli yorumalarınızı esirgememenizdir.Sizden öğreneceğimiz çok şey var.Gerçi tarz ya da yaklaşımlarımızda yer yer farklılık ya da fikir ayrılıkları olacaktır -ki bu son derece normal-fakat önemli olan şeyin, şiir ve şairlerden beslenmeyi amaçlamış genç bir şairin şiire olan sevgisi olduğunu unutmamak gerekir. Bu çerçevede, şiirimin gelişiminde değerli fikir ve yönlendirmelerinizle bana yardım ve destekte bulunacağınızı ümit ederek saygı ve selamlarımı sunarım.
sanat kokulu bir şiir olmuş -ki şiir başlı başına bir sanattır zaten- hat kokusu ne hoş oturmuş şiirde, harfler hokkadan konarak kamışa, sülüs aksiyle yansımış şairin satırlarına tebrikler efendim...
şiirde anlamını bilmediğim kelimelerin olması beni zorladı.bu tür kullanımlara karşı değilim ancak şiire bir bilmece ya da gizem katılacaksa, bunu imge buluşlarıyla da gerçekleştirebilirdiniz.(çünkü imge için her tür çabaya varım) saygıyla...
Öncelikle sevgili Selma' ya katıldığımı belirtmeliyim. Bu sitede birileri eski sözcükler kullanınca hemen sözlük isteğinde bulunulması yanlış. Bu benim de başıma geldi daha önce. En nihayet herkes her şiirden anlayacak diye bir kaide yok. Bu tür şiirleri anlamak için bilgi-kültür ve Klasik Edebiyat' ı anlama, zevk alma gibi hususlar önemli. Yani bu şiirlerin de ayrı bir seveni var, keyif alanları var. Anlayamayanlar ya sözcükleri araştırıp öyle okuyacak, ya da anlamadığı konuda eleştiride bulunmayacak. Sayın İlhan bey alınmasın, ben bu yazımı genelleme olarak yazıyorum. Çünkü pek çok şiirde karşılaştım aynı tür söylemlerle...
Herkesin kriteri farklıdır, herkesin anladığı şiir ölçütleri farklıdır. Kendi adıma diyeyim, eğer sözcükler yerli yerind ekullanılmışsa ve şiirde temayı dağıtmıyorsa, okurken lezzetini hissettiriyorsa şiir olmuş demektir ister Osmanlıca ile yazılsın, ister çok sade Türkçe ile Klasik edebiyatın ölmemesi gerek, zira bizim edebiyatımızın ayrı bir zengin şeklidir. Nerden aldığımız önemli değil sanat etkileşime açıktır, bundan kaçamayız. Ki çok zengin bir edebiyatımız var, bırakın bu zenginliğin içinde Doğu kültürü de salınıp dursun, ne zarar?
...
Çok beğendim sevgili Nevzat, yerli yerindeydi her sözcük ve nakış nakış işlenmiş hiç sapmadan amacından
yerine de çok yakışmış
tebriğimle can-ı gönülden...
Kalimera tarafından 6/13/2010 1:54:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
öncelikle değerli yorumunuz için sonsuz teşekkürler...
Bu sitede bir yılı aşkın süredir şiir yazıyorum. İlk şiirlerimden bugüne gelene kadar ki değişimi gözlemlemek için ilk eklediğim şiirlere bakmak gerek. Değişim ve gelişime açık bir kalem olmayı ve araştırıp,yeni ile eskinin bileşimini şiirde kullanmayı hep sevdim. Arapça kökenli sözcükleri kullanmam da bunun eseri zaten. Düz ve sürekli yinelenen kelimeler şiiri tekrara götürür ve derinliğini azaltır.Ben şiire sanatsal açıdan bakıyorum,açık anlatımları bol olan şiirleri pek okuyamıyorum. Şiirde ilerleme biraz da bu olsa gerek. Herkesin istediğini yapmak için ya da herkes anlayabilmesi için şiir yazarsanız, kendinizden ve şiirinizden ödün verirsiniz. İlhan beyin yorumları oldukça yapıcıydı ve kendisiyle de bu konuda görüştüm ve düşüncelerimi ilettim zaten. Kendisinden öğreneceğimiz çok şey var...
Eleştiriye her zaman açık olduğumu duyurmaktan da kıvanç duyarım. Kimse eleştirilmeden büyüyemez sanatta...ki eleştiriden beslenmeyen insanlar kendilerini hep göklerde görürler.Önemli olan gerçeği bilmek ve pay çıkarmaktır.
SAYGILARIMLA... BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜRLER... ŞİİRLE...
"Herkesin kriteri farklıdır, herkesin anladığı şiir ölçütleri farklıdır. Kendi adıma diyeyim, eğer sözcükler yerli yerind ekullanılmışsa ve şiirde temayı dağıtmıyorsa, okurken lezzetini hissettiriyorsa şiir olmuş demektir ister Osmanlıca ile yazılsın, ister çok sade Türkçe ile"
siire ya da siir de yol almaya calisan benim gibi siir acemilerine büyük destek verdi bu sözler ve "Klasik edebiyatın ölmemesi gerek, zira bizim edebiyatımızın ayrı bir zengin şeklidir. Nerden aldığımız önemli değil sanat etkileşime açıktır, bundan kaçamayız. Ki çok zengin bir edebiyatımız var, bırakın bu zenginliğin içinde Doğu kültürü de salınıp dursun, ne zarar?"
öncelikle değerli yorumunuz için sonsuz teşekkürler...
Bu sitede bir yılı aşkın süredir şiir yazıyorum. İlk şiirlerimden bugüne gelene kadar ki değişimi gözlemlemek için ilk eklediğim şiirlere bakmak gerek. Değişim ve gelişime açık bir kalem olmayı ve araştırıp,yeni ile eskinin bileşimini şiirde kullanmayı hep sevdim. Arapça kökenli sözcükleri kullanmam da bunun eseri zaten. Düz ve sürekli yinelenen kelimeler şiiri tekrara götürür ve derinliğini azaltır.Ben şiire sanatsal açıdan bakıyorum,açık anlatımları bol olan şiirleri pek okuyamıyorum. Şiirde ilerleme biraz da bu olsa gerek. Herkesin istediğini yapmak için ya da herkes anlayabilmesi için şiir yazarsanız, kendinizden ve şiirinizden ödün verirsiniz. İlhan beyin yorumları oldukça yapıcıydı ve kendisiyle de bu konuda görüştüm ve düşüncelerimi ilettim zaten. Kendisinden öğreneceğimiz çok şey var...
Eleştiriye her zaman açık olduğumu duyurmaktan da kıvanç duyarım. Kimse eleştirilmeden büyüyemez sanatta...ki eleştiriden beslenmeyen insanlar kendilerini hep göklerde görürler.Önemli olan gerçeği bilmek ve pay çıkarmaktır.
SAYGILARIMLA... BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜRLER... ŞİİRLE...
"Herkesin kriteri farklıdır, herkesin anladığı şiir ölçütleri farklıdır. Kendi adıma diyeyim, eğer sözcükler yerli yerind ekullanılmışsa ve şiirde temayı dağıtmıyorsa, okurken lezzetini hissettiriyorsa şiir olmuş demektir ister Osmanlıca ile yazılsın, ister çok sade Türkçe ile"
siire ya da siir de yol almaya calisan benim gibi siir acemilerine büyük destek verdi bu sözler ve "Klasik edebiyatın ölmemesi gerek, zira bizim edebiyatımızın ayrı bir zengin şeklidir. Nerden aldığımız önemli değil sanat etkileşime açıktır, bundan kaçamayız. Ki çok zengin bir edebiyatımız var, bırakın bu zenginliğin içinde Doğu kültürü de salınıp dursun, ne zarar?"
Sn.ilhanbüyükcebeci ve sn.Selma Özeşer şiir hakında oldukça yapıcı eleştirilerde bulunmuşlar.okudum beğendim gereksizliğinden sıyrılıp yapıcı eleştirilerle birbirimizi tamamlamalıyız..şiir de gereksiz yere arapça kelimeler kullanılmış oysa öz Türkçemiz de bu kelimeler yerine ne güzel tanımlamalar var ve okuyanlarda nedir diye düşünmeden rahatça şiirin keyfine varırlar.Özellikle Osmanlı hanedanı Fars ve Arap kültürüyle aşırı derecede ilgili olduklarından,hatta sarayda iranlı ve arap kökenli edebiyatçılar uzun süreler konuk edildiler.bu da özümüzden sapmamıza yol açtı.özellikle hükümran ülkeler başka topraklara kendi kültürlerini götürürken biz yönettiğimiz ülkelerin kültürünü benimsedik.o da yetmedi kuzey Afrikadaki ülkelere valiler tayin edip bütçeden önemli miktarlarda ödenekler ayırdık..Biz böyle bir milletiz.. Şiir herhalukarda güzeldi..Sevgiler..
Değerli Bedewi, Türkçemize gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkürler. 70'li yıllarda duru Türkçeye karşı bir karalama kampanyası vardı. Rauf Tamer gibi yazarlar, örneğin "yaşam" sözcüğünü, dilbilgisine aykırı biçimde iki heceye ayırarak, belden aşağı anlamlar, çağrışımlar yüklemeye çalışırlardı. Güya köşe yazısı yazarlardı! Bugün köy kahvesindeki adamlar "olanak" lı tümceler kuruyorlar. Ya da benim 70 yaşını aşmış annem, hayat'tan çok "yaşam" sözcüğünü kullanıyor ki annem okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş.
Dün gece muhafazakar bir kanalda Fransa ile ilgili belgesel vardı. Paris'teki çok büyük bir müzeyi gezdiler. Program rehberi dedi ki:"Bütün yazılar Fransızca." Başka bir dil yok. Fransızların dil konusundaki kibirli oluşları, yabancı isimlerle dükkân açamazsınız. Bizde de tam tersi... Fransa da Osmanlı gibi genişledi. Afrika'dan, Jamaika'ya... Her yere Fransızca'yı egemen kıldı. Onların ne dilini ne de başka bir şeyini aldı. Biz ne yaptık? Kırma bir dili, bugün bile savunmanın anlamı yok. İşte Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu... ** Türk Şiirinin iki büyük ustası, ikisi de aynı zamanda çok değerli edebiyat öğretmeni idiler. Osmanlıca'yı öğrenmişlerdi Yüksek Öğretmen Okulu'nda. Bakın Behçet Necatigil'e, Cahit Külebi'ye, hatta bir kuşak öncesi Zeki Ömer Defne'ye. Hiçbirinin şiirinde, benimbu şiirde imlediğim Osmanlıca sözcükler yoktur. Aslında derinlikli şiirler yazmak için de illa da Osmanlıcaya gerek yoktur. Okuyun Behçet Necatigil'i... Derinlik, çağrışım zenginliği... **
Bir de kendimce bir karar aldım. Artık yorum yazmayı bırakıyorum şiir altlarına. Çünkü bu beni yoruyor karşılığı da gelmiyor. Herkes bildiğini okuyor. Herkesin yolu açık olsun. Aslında kimsenin de eleştiriye gereksinimi yok bu sitede.
Değerli Bedewi, Türkçemize gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkürler. 70'li yıllarda duru Türkçeye karşı bir karalama kampanyası vardı. Rauf Tamer gibi yazarlar, örneğin "yaşam" sözcüğünü, dilbilgisine aykırı biçimde iki heceye ayırarak, belden aşağı anlamlar, çağrışımlar yüklemeye çalışırlardı. Güya köşe yazısı yazarlardı! Bugün köy kahvesindeki adamlar "olanak" lı tümceler kuruyorlar. Ya da benim 70 yaşını aşmış annem, hayat'tan çok "yaşam" sözcüğünü kullanıyor ki annem okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş.
Dün gece muhafazakar bir kanalda Fransa ile ilgili belgesel vardı. Paris'teki çok büyük bir müzeyi gezdiler. Program rehberi dedi ki:"Bütün yazılar Fransızca." Başka bir dil yok. Fransızların dil konusundaki kibirli oluşları, yabancı isimlerle dükkân açamazsınız. Bizde de tam tersi... Fransa da Osmanlı gibi genişledi. Afrika'dan, Jamaika'ya... Her yere Fransızca'yı egemen kıldı. Onların ne dilini ne de başka bir şeyini aldı. Biz ne yaptık? Kırma bir dili, bugün bile savunmanın anlamı yok. İşte Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu... ** Türk Şiirinin iki büyük ustası, ikisi de aynı zamanda çok değerli edebiyat öğretmeni idiler. Osmanlıca'yı öğrenmişlerdi Yüksek Öğretmen Okulu'nda. Bakın Behçet Necatigil'e, Cahit Külebi'ye, hatta bir kuşak öncesi Zeki Ömer Defne'ye. Hiçbirinin şiirinde, benimbu şiirde imlediğim Osmanlıca sözcükler yoktur. Aslında derinlikli şiirler yazmak için de illa da Osmanlıcaya gerek yoktur. Okuyun Behçet Necatigil'i... Derinlik, çağrışım zenginliği... **
Bir de kendimce bir karar aldım. Artık yorum yazmayı bırakıyorum şiir altlarına. Çünkü bu beni yoruyor karşılığı da gelmiyor. Herkes bildiğini okuyor. Herkesin yolu açık olsun. Aslında kimsenin de eleştiriye gereksinimi yok bu sitede.
Şiirlere yaptığınız yorumları mutlaka okurum pek çok tespitiniz yerindedir , öncelikle şiire yapıcı eleştiri yaptığınız için teşekkür ederim.
Yalnız bir iki noktada görüşlerimi söylemek isterim.
''sülüs, hüsün, celi, mecruh, fecr... gibi Arapça sözcükler...
Şiirin anlaşılmasında sıkıntılar yaratıyor. Keşke şiirin altına bir sözlük eklenseydi.''
İyi diyorsunuz da buşiirde geçen pek çok sözcük günlük hayatta kullanılıyor.Az çok sanatla ilgisi olan şiir okuru anlayacaktır.Şiirin altında sözlük çok anlamsız GOOGLE'den sözcüklerin anlamlarını bulmak çok da zor değil.Azcık araşatıralım ve öğrenelim .
Kelimeleri mümkün oldğunca az kullanın evet haklısınız az kullanılmalı.
Ama bakın usta şair çok kullanılmış üstelik rahatsız edici değil.
BİRDENBİRE
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire.
Orhan Veli KANIK
Çok başarılı buldum şiir kendi bakış açımdan.
Her iki şiir dostuna da saygılarımla
Selma Özeşer tarafından 6/13/2010 12:29:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Öncelikle İlhan hocamın tespitlerine yer yer katılmamla birlikte, arapça kelime kullanımlarımın sebebini de kendisine açıkladım. Bu durum bence oldukça normal.ki kullandığım bir çok sözcük günlük dilimizde sıklıkla kullanılıyor. Altıan sözlük eklememe sebebimi de gayet iyi anlamışsınız. Çünkü ben bu sözcüklere arştırarak ulaştım. Herkes bunu yapabilir.
Öncelikle İlhan hocamın tespitlerine yer yer katılmamla birlikte, arapça kelime kullanımlarımın sebebini de kendisine açıkladım. Bu durum bence oldukça normal.ki kullandığım bir çok sözcük günlük dilimizde sıklıkla kullanılıyor. Altıan sözlük eklememe sebebimi de gayet iyi anlamışsınız. Çünkü ben bu sözcüklere arştırarak ulaştım. Herkes bunu yapabilir.
sülüs, hüsün, celi, mecruh, fecr... gibi Arapça sözcükler...
Şiirin anlaşılmasında sıkıntılar yaratıyor. Keşke şiirin altına bir sözlük eklenseydi. Şiirin adını (Halayık Güncesi) görünce; özellikle de Günce sözcüğünü, dupduru bir Türkçe ile karşılacağımı ummuştum ama biraz hayal kırıklığı yaşadım. Lise edebiyat kitaplarındaki Divan Edebiyatı şiirleri (Aruz ölçüsü), onlarca Osmanlıca sözcük yüzünden, öğrenciyi şiirden/edebiyattan soğuturdu. (70'li yıllarda) Sanırım şimdi de değişen pek bir şey yok. Günce gibi, im gibi öz Türkçe sözcüklerin çoğaldığı dizeler okumak isterdim. Şair, dili, dilbilgisi kurallarını iyi biliyor. Hatasız yazıyor. Sitedeki çalaklavye (onlarca yazım yanlışıyla koşturan) şiirimsi atlılar gibi değil. Güzel buluşlar, çağrışımlar var:
çekiyorum ruhumun meselsiz sandalını ilhamıma kıyı olmuyor hiçbir deniz *
Şiirde aynı sözcüğün yinelenmesinden kaçınmalı şair. Olabildiğince bir kez kullanmalı. Bu hem sözcükler için hem de benzeş dizeler (ifadeler)için. Örneğin "şiir" sözcüğü, üç kez kullanılmış. Eksiltilmeli. Bire düşürülmeli. Ve şiir, daha Türkçe sözcüklerle yazılsaydı... *
Şiirlere yaptığınız yorumları mutlaka okurum pek çok tespitiniz yerindedir , öncelikle şiire yapıcı eleştiri yaptığınız için.
Yalnız bir iki noktada görüşlerimi söylemek isterim.
''sülüs, hüsün, celi, mecruh, fecr... gibi Arapça sözcükler...
Şiirin anlaşılmasında sıkıntılar yaratıyor. Keşke şiirin altına bir sözlük eklenseydi.''
İyi diyorsunuz da buşiirde geçen pek çok sözcük günlük hayatta kullanılıyor.Az çok sanatla ilgisi olan şiir okuru anlayacaktır.Şiirin altında sözlük çok anlamsız GOOGLE'den sözcüklerin anlamlarını bulmak çok da zor değil.Azcık araşatıralım ve öğrenelim .
Kelimeleri mümkün oldğunca az kullanın evet haklısınız az kullanılmalı.
Ama bakın usta şair çok kullanılmış üstelik rahatsız edici değil.
BİRDENBİRE
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire.
Şiirlere yaptığınız yorumları mutlaka okurum pek çok tespitiniz yerindedir , öncelikle şiire yapıcı eleştiri yaptığınız için.
Yalnız bir iki noktada görüşlerimi söylemek isterim.
''sülüs, hüsün, celi, mecruh, fecr... gibi Arapça sözcükler...
Şiirin anlaşılmasında sıkıntılar yaratıyor. Keşke şiirin altına bir sözlük eklenseydi.''
İyi diyorsunuz da buşiirde geçen pek çok sözcük günlük hayatta kullanılıyor.Az çok sanatla ilgisi olan şiir okuru anlayacaktır.Şiirin altında sözlük çok anlamsız GOOGLE'den sözcüklerin anlamlarını bulmak çok da zor değil.Azcık araşatıralım ve öğrenelim .
Kelimeleri mümkün oldğunca az kullanın evet haklısınız az kullanılmalı.
Ama bakın usta şair çok kullanılmış üstelik rahatsız edici değil.
BİRDENBİRE
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.