3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1460
Okunma

Sadece duvarları yıkılan inançlar
o manevi hazzı unuttular yaşamayı…
önce sesler elendi
gecenin yorganında alt üst olduk
iç içe geçmiş segâhlar
nihâvent ayrıcalığı düş aynamızda
taksim üstüne taksim
yine de ağlıyor parmaklarımızın uçları...
kim dinler bizi
hikmeti semâdan süzülen sarnıç
göklerin ve yerin efendisi
konuşurken yaratılmışlıkların deliliyle?
yara gönüldedir
kalp zifire uğramış bir yumru ise
delinir inancın ağarışlarındaki tan
ve tam üstümüzde ölür güneş ışıması
tasavvur semtindeki abidevi tasavvuf
kalır başka bahara!
uyandır ruhuna zift oturmuş haddini
gölgeler siyahsa maneviyat beyazdır...
duy! sesler ilmekli ve tiril
aheng bahçelerinde tomurcuklu notalar
sulanıyor duvarlara çarpan misk
uzuyor da uzuyor ney sokakları ufka…
yaratan Rabbinin adıyla oku
ayetlerin sofrasına misafirken huzur
ve üfle neyzen, ruh mumunu her dem
semâzenler dolanırken semâda…
Nevzat KONŞER