25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3545
Okunma

-Her doğan günü kınıyorum, kulağım çalmayan kapı sesini dinlerken-
-Ömrüme bir gün daha yitiren takvimlere küsüm,oysa ne çok sensizken-
İlk cemresi düşmemişken henüz
El değmemiş bakir kızıllığına hüznün
Tan vakitleri ibibiklerin ağıtlarıyla dağlanırken
Güneşin tam alnına değen taş söndürdü
Tıpkı gün gibi, bütün vuslat ümitlerini
Hem de en kuytusunda beklerken gecenin
O mağrur edasıyla salınır sandığım seherlerin.
Yok
Yok yar, sana değil sitemim!
Ellerine ayrık otları dolanmış yalnızlığa seslenirim.
Bilse ki iliklerim süngüde asılıdır
Bilse ki yüreğimin damarları şırbık dikenine dolanır
Hiç silmez miydi gönlümden akan kanı
Bilse ki düşündükçe hücrelerim daralır.
Ey sevgili!
Hani gittiğin gün gibi
Hala aynı sokak aynı köşe başı ıslanır sağanaklarla
Ama ne öyle gök maviliğini örten kara bulutlar
Ne de kaldırım taşlarında sürünen solucanlar var.
Bir karanlık peydah olmuş ki pencereme
Sorma!
Tutam tutam saçlarımdır avucumdan savrulanlar
Bir yalnızlık rüzgarında bir de gözümün yağmurunda
Şimdi sırılsıklam sürüklenen sensizliğim var.
Yok
Yok yar, sana değil sitemim!
Her damlasında, adını alnımdan silen yağmura seslenirim.
Bilse ki alın yazım silindikçe ben bir hiçim
Bilse ki son harfinde silince kendi ellerimle derimi yüzerim
Hiç utanmaz mıydı toprak yağmura hasretine
Bilse ki en az onun kadar kendime çekilmişim.
Geceye düşmüş baykuş gözünde hayal
Tek perdesi yırtılmış gönül mabedimin
Kim bilir gün daralır göğsünü dolduran karanlıktan
Gün olur hüzün patlar üstüne bastığın mayından
Pimini çekmişim yalnız geçen yıllarımın
Göğsümü yırtan şarapnel parçalarında adın var.
-Ve ayak sesleri dolar geceye sevgili kokan bir sevinçle-
-Göğsüm bütünlenir yeniden doğar gibi yeni bir ömre-
SELMA PEKŞEN