0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
107
Okunma
Gecenin en derin yerinde oturuyorum,
Adını sessizce mırıldanan gölgelerle.
Bir şehrin kalabalığı kadar yalnızım,
Ama yalnızlığım bile sen kokuyor hâlâ.
Bir hikâye bu—
Yarı yolda bırakılmış bir cümlenin,
Devamı yazılmamış bir romanın hikâyesi.
Kahramanı belli: Ben.
Eksik sayfaları belli: Sen.
Sensizliğin yollarında yürürken
Her adımda bir anın ayağıma dolaşıyor,
Sanki geçmiş, “Gitme, biraz daha dinle” diyor.
Dinliyorum.
Bir yaz akşamı gülüşünü,
Bir kış sabahı sesinin sıcaklığını,
Bir bahar günü bana baktığın o uzun anı…
Hepsini dinliyorum,
Çünkü hepsi senin sesiyle konuşuyor.
Kalbim bazen ağır bir kapı gibi kapanıyor,
Arkasında tuttuğu duyguların gürültüsü dışarı sızıyor.
Ve her sızı,
Bir adım daha geri getiriyor seni bana.
Sanki zamanın kendisi,
Bir anlığına bile olsa
“Belki geri dönersin” umudunu bırakmak istemiyor.
Gece uzun, hikâyem uzun,
Ama özlemim daha uzun.
Bir gün dönersen—
Yeniden başlayalım demem,
Sadece aynı anda aynı gökyüzüne bakmamız yeter.
Aynı rüzgârın adını fısıldaması,
Aynı sessizliğin içinde nefes almamız…
Belki de aşk dediğimiz şey,
Geri gelmek değil,
Aynı anda kalabilmektir aslında.
Şimdi yalnızca yazıyorum,
Kelimeleri senin yokluğuna sarıyorum.
Her satır bir adım sana,
Her hece biraz daha özlem.
Ve biliyorum,
Bu uzun hikâyenin sonunu sen yazmasan da
Ben seni,
Bu satırların arasına saklayarak
Yaşamaya devam edeceğim.
Çünkü bazı insanlar gider,
Bazı duygularsa hep kalır.
Ve bazı özlemler,
Bir ömrün en güzel şiirine dönüşür.
Şimdi kelimelerin arasından yürüyorsun,
Sanki şiirime gizlice uğrayıp
Bana fark ettirmeden gidiyormuşsun gibi.
Her dizede bir gölgen,
Her virgülde bir nefesin var.
Ben seni özlemeyi de öğrendim artık.
Bir yağmurun nasıl başladığını izler gibi,
Ağır ağır, içime doğru yağarak…
Sensizliğin dokunduğu her yer
Biraz ürperiyor, biraz ısınıyor.
Ne tuhaf…
Yokluğun bile bu kadar canlı.
Hatırlıyorum;
Bir akşam üstü, gökyüzü mor renge dönerken
Sessizce gülümsemiştin.
O gülüş, şimdi içimde
Gün batımını her gün tekrarlayan bir anı.
Ne zaman yorulsam,
Kalbimin sol tarafında o an yeniden ışıyor.
Belki de insan, en çok
Kaybettiklerinde buluyor gerçek ışığı.
Geceler geçiyor,
Ama zaman değil.
Zaman hâlâ beni senin bıraktığın yerde tutuyor.
Sanki ileri gitmeme izin vermeyen
İnce bir bağ var aramızda—
Sesin kadar kırılgan,
Bakışların kadar güçlü.
Soruyorum kendime bazen:
Bu kadar özlemek, bir tür hatırlama mı
Yoksa hiç unutamamak mı?
Belki ikisi de.
Belki sen zaten unutulmamak için gelmiştin hayatıma,
Sonra gitmiş gibi yapmıştın.
Yine de bil ki,
Ben bu hikâyeyi yarım bırakmam.
Dönersen seni anlatırım,
Dönmezsen seni anlarım.
Çünkü bazı insanlar gelir,
Tam anlatacağın yerde susar.
Ben o suskunluğu da sevdim.
O yüzden her gece
Kelimelerim senin sessizliğine uzanır.
Ve sonda bir umut saklıdır hep:
Bir kapı aralığı,
Bir rüzgâr uğultusu,
Bir hatırlayış ihtimali…
Belki bir gün,
Aynı anda içimizden aynı cümle geçer:
“Keşke burada olsaydın.”
5.0
100% (2)