0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
53
Okunma

Ben sana tüm gerçekliğim ile geliyorum:
Seninle karşılaştığım gün,
kalabalığın uğultusu birden sustu.
Gözlerin değil,
gözlerinin ardında sakladığın o sessiz fırtına
beni kendine çekti.
Ben bir adamdım;
ama o an, bir kadının kalbindeki karanlığa
ilk ışığını tutmak isteyen bir yolcuya dönüştüm.
Sen yürürken dünya yoruluyor gibiydi,
adımlarının ucunda saklı bir kırgınlık,
gülüşünün kenarında gizlenen ince bir gölge…
Sanki kimseye anlatmadığın hikâyelerin ağırlığı
omuzlarına değil de içinin bir köşesine çökmüş.
Ben baktım,
o ağırlığı gördüm,
ve içimde aniden büyüyen bir arzu belirdi:
“Bu yükün bir parçasını ben taşıyayım.”
Seni ilk dinlediğimde anladım,
sözcüklerin değil, sözcüklerinin bir yerlere çarparak
geri dönen yankıları yorgundu.
Bir kadın, güçlü görünmeye mecburdur çoğu zaman,
ama ben senin gücünden çok
gücünün arkasındaki gizli sızıyı duydum.
Ve o sızıya dokunmadan, incitmeden
bir merhem olmak istedim.
Ben seni güzelliğinle değil,
güzelliğinin susturduğu kırılganlığınla sevdim.
Çünkü güzellik kalabalığı çağırır;
ama kırılganlık bir adamın ruhunu.
Ben, senin ruhuna eğilen adam olmak istedim—
başkalarının aceleyle geçtiği yerlerde
yavaşlayan,
diz çöküp kalbini dinleyen adam…
Bir gün “Yoruldum,” dedin.
Tek kelime.
Ama kelimen, yüreğimin içine bir çift kanat açtı.
O an anladım ki,
sen yorulduğunda dünya bile hızını kaybediyor.
Benim görevim güç göstermek değil,
senin yorgunluğunu taşıyacak
sessiz bir omuz olabilmekti.
Sen bazen güldün,
ama ben gülüşünün altında saklanan kırığı gördüm.
Sen bazen sustun,
ama ben sessizliğinin içindeki çığlığı duydum.
Sen bazen “iyiyim” dedin,
ama ben o kelimenin içinde ters esen bir rüzgâr hissettim.
Ben bir kadının kelimelerle gizlediği duyguları
kalbiyle yazdığı yerden okumayı öğrendim sende.
Anladım ki;
bir kadın dünyanın en yakışıklı adamını aramaz,
dünyasını karıştırmadan tutan,
kalbini incitmeden okşayan,
gözyaşını yüzüne düşürmeden silen adamı arar.
Yakışıklılık bir yüzü süsler,
ama bir kadın kalbini teslim etmek için
bir ruhun sıcaklığını bekler.
Ve sen, işte o sıcaklığı
bir tek fısıltınla bile hak ediyordun.
Ben senin dünyanı süslemek istemedim,
dünyana dokunmak istedim.
Görünmez bir yerinde,
belki kimsenin bilmediği bir köşesinde
küçük bir ışık yakmak…
Bir kadın, bir erkeğin hayatını güzelleştirir
ama bir erkek, bir kadının dünyasını değiştirirse
işte o zaman gerçek aşk başlar.
Sen bana göre bir mucizenin adıydın—
gösterişsiz,
sessiz,
ama insanın içinde günlerce yankı bırakan bir mucize.
Şimdi, açıkça söylüyorum sana:
Ben seni, sana iyi geldiğim yerden sevdim.
Kendi içimde değil, senin içinde büyüyen bir adam oldum.
Dünyanı güzelleştirmek için varsam,
hayat denen bu uzun yol
bir anda anlam kazanıyor.
Sen izin verdiğin sürece,
kalbinin en karanlık odasında bile
yanında bir ışık olacağım.
Gölgeni sahiplenecek,
yorgunluğunu taşıyacak,
sana nefes olacak adam olarak kalacağım.
Çünkü seni sevmek,
güzelliğine bakmak değil;
dünyana adım atmaktır.
Ve ben o dünyaya girdim…
Artık çıkmak istemiyorum.
5.0
100% (3)