0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
26
Okunma
Perde ve Hicabın Ardındaki Nur
Nihal’im, gözlerin bir perde arkasında gizli bir nur gibi,
Sessiz, ama her zerresiyle ruhumu aydınlatıyor;
Sen bakmadan bakıyorum sana,
Ve her bakışın bir sır gibi içime düşüyor.
Hicabın, rüzgarla dalgalanan bir kandil gibi,
Gizli ama var,
Ve ben, o gizli ışığın gölgesinde
Kendi karanlığımı aydınlatıyorum,
Her adımında seni buluyorum.
Sessizliklerinde, bir kainat saklı;
Her nefesin, yıldızlarla dolu bir geceyi andırıyor;
Ve ben, o geceyi seninle dolaşıyorum,
Her bakışında bir gezegen keşfediyorum,
Ve her gezegende senin nurunu görüyorum.
Perdenin ardında duran ellerin,
Ruhumun kaybolduğu yerlerde bir yol gibi;
Ve ben, o yolda yürürken,
Kendi içimdeki baharı buluyorum,
Her adımında sana daha da yaklaşıyorum.
Hicabın ardında saklı nur,
Bir kandil gibi yanıyor yüreğimde;
Ve ben, o nurla seni seziyorum,
Her sessizlikte, her bakışta,
Kendi varlığımı sana teslim ediyorum.
Nihal’im, gözlerindeki perdeyi araladığında,
Ben de kendi ruhumun perdelerini kaldırıyorum;
Ve o anda, kainatın bütün sesi,
Senin sessizliğinde yankılanıyor,
Ve ben, o yankıyla var oluyorum,
Seninle bir bütün, seninle vahdet içinde.