2
Yorum
4
Beğeni
4,5
Puan
68
Okunma
Seni bu hale sen mi getirdin,
yoksa “iyi olsun” diye içini açıp her şeyini verdiklerin mi?
İyi niyetini sermaye yaptılar,
yüreğini bedava bir yol gibi çiğnediler.
Sen sustukça onlar büyüdü,
sen çabaladıkça onlar durdu,
sen uğraştıkça yoruldun,
onlar seni yormayı hak sandı.
Ne verdin kıymet bildiler,
ne sustun anlamaya çalıştılar.
Kırdıklarının hesabını sana sordular;
sanki seni sen tüketmişsin gibi,
sanki acıttıkları senin suçunmuş gibi.
Sen değişmedin aslında,
sadece yoruldun.
Onların taşıyamadığı vicdan
senin omuzlarına çöktü.
Sen bekledikçe “zayıf”,
güçlü durdukça “duyarsız” sandılar.
Sen kırılmamaya çalıştın,
onlar kırılmadığını görünce
daha sert vurdular.
İçinde kopan fırtınaları kimse bilmedi;
bilmek de istemedi.
Yaralarını kapatırken ellerin titredi,
ama onların eli sana değmeye bile çekindi
çünkü emek vermeyi bilmediler.
Sen “belki toparlarlar” dedin,
onlar seni toparlanamaz hale getirdi.
Sen “ben hallederim” dedin,
onlar sorumluluğu tamamen üstüne yığdı.
Sonra da aynı ağızla
“bu hale neden geldin?” diye sordular.
Oysa kimse görmedi
içinden kaç defa yıkılıp
kendi kendine kaç defa ayağa kalktığını.
Onlar sadece son haline bakıp konuştu;
o halin bile aslında
onların sana bıraktığı yaraların iziydi.
Sen içinden kanarken bile
kimseyi rahatsız etmemek için gülümsedin.
Onlar o gülüşün taşıdığı acıyı duymadı;
duyacak yüreğe sahip değildi zaten.
Ve sonra anladın ki,
sen ne kadar iyi kalırsan kal,
bazı insanlar kötülüğünü bile sana mal eder.
Sen ne kadar emek verirsen ver,
onlar senin emeğini hak sayar,
yaptıklarını görev görür.
Seni anlamaya çalışmak yerine
susuşunu yanlış yorumladılar.
Kendine sakladığın acıları
onlara karşı mesafe sandılar.
Oysa sen kimseye yük olmamak için
kendi içini taşıyordun.
Senin “ben hallederim” demen
onların sorumluluktan kaçışına kapı oldu.
Senin sabrın
onların rahatlığına dönüştü.
Senin suskunluğun
onların seni daha rahat incitmesine izin verdi.
Ve en sonunda öyle bir noktaya geldin ki:
artık kimsenin seni kırmasına gerek yoktu,
çünkü sen kırıldığın yerleri
kimseye göstermeyecek kadar derinden öğrendin.
Şimdi herkes konuşuyor ya…
hiçbiri farkında değil
senin şu anki sessizliğinin bile
onlara karşı değil,
kendi içine karşı bir koruma olduğunu.
Artık kimseyi suçlamıyorsun,
hatta açıklama bile yapmıyorsun.
Çünkü anladın:
İnsan bazen kendini anlatmaktan yorulmaz,
anlamayacaklara anlatmaya çalışmaktan yorulur.
Artık kimsenin gözünün içine bakmıyorsun,
çünkü herkesin gözünde kendine dair bir iz bıraktığını
ama kimsenin sende iz bırakmadığını anladın.
Kimsenin sözünü beklemiyorsun,
çünkü verilen sözlerin çoğunun
yalnızca susturmak için söylendiğini öğrendin.
Seni en çok sevenlerin bile
bir gün arkalarını dönebileceğini gördün.
Ve o gün şunu fark ettin:
kimsenin gitmesi seni yok edemez,
ama senin kendinden vazgeçişin
bir ömrü karartabilir.
O yüzden artık kimse için eğilmiyorsun.
Kimse için kendini harcamıyorsun.
Kimse için içini acıtacak yere inmiyorsun.
Çünkü en sonunda şunu kabul ettin:
Seni sen yapan şey;
kimsenin kirletemediği o temiz yanın
ve herkesin unuttuğu o güçlü tarafın.
Kimse bilmeyecek belki,
kimse duymayacak,
kimse anlamayacak…
Ama sen artık biliyorsun:
Bu hikâyede kaybeden sen değildin,
seni kaybedenlerdi.
5.0
50% (1)
4.0
50% (1)