9
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
300
Okunma

çık
çık git artık çık
çık
diyorum kendime avaz avaz
çık
çık haydi
durma bu mezbelede
haydi kır zincirini
kaç kurtul sana direnen bu bitimsiz işgalden
kurtul eşkali betimsiz yazgının sana biçilen direncinden
çık artık çık
çık
bu suratsız
bu mahşeri ormandan
:::
ben dahil duyan yok sesimi
bir kin ki bağrıma oturup
içimi dağlayan
anlatamam
:::
bir yumrukta tuz buz ediyorum
ormanın yüzüne tuttuğum aynayı
sıyrılıyor etim
parmaklarımda tuz sarhoşluğu
başıboş bir oda peydahlanıyor peşi sıra aynanın sintinesinden
duvarları kara
kapkara
parmağımdan kan damlıyor odanın tavanındaki göle
taş sektiriyor gölün dibinde bir cüce
bir eli ihtiyar çingenenin elinde
ihtiyarın elinde otantik dümbelek
üstünde yusuf’un hırkası
gözleri kızıl
kıpkızıl
dili kekeç
(bir ceylan uzatmış narin boynunu, su içiyor gölden. pusu atmış yaşı geçkin mi geçkin, çirkin mi çirkin, göbekli mi göbekli, koca burunlu bir sansar... ceylanı gözetmekte... ağzının kenarından damlayan her salya göle değip, dalgalanan sudaki aksini gördükçe; deli divane aşık bir masal kahramanı zannediyor kendini haspam. sorsan sansar değil, üç başlı ejderhayı devirecek şövalye...)
odanın dibinde paslı yayları çil çil parıldayan
üç kişilik soluk bordo koltuk
""
bakma böyle göründüğüme sen
eskiden kıpkırmızıydım
he heyyy ne asil kıçlar gördüm bir bilsen
hepsi bok püsür içinde
anlatsam durur aklın havsalan
anlatsam tutulur nutkun
""
diyor
kulağıma inleyip göz kırparak
uzakta
çok uzakta
kedi mırıldaması
arkamda çıngırak sesi
koltukta yola çıkmaya hazır
uçuk yeşil valiz
valizde şehla gözleri seğiren
mor suratlı
sırıtık bir palyaço
içim ürperiyor baktıkça
önce sürçüyor
sonra kuruyup çürüyor dilim
kalbim
kalbim kaç kurtar kendini diyor durma
bacaklarım balçıkta
balçıkta kramp esareti
kımıldayamıyor
kaçamıyorum
tanıdık bir el itiyor sonra beni odaya
annem kadar tanıdık değilse de
babam kadar büyük elli
ateşe atar gibi hışımla
çarmıha gerer gibi gaddarca itiyor
gergin mi gergin dişli
uzun mu uzun tırnaklı
tiz bir gıcırtıyla kapanıyor demir kapı ardımdan
kulağımda kahkaha infilakı
ötemde
kırbaç inlemesi
ardımda
aşina bir mızrak
...
sırtımda hançer telaşı
kalbimde su içen ceylanın tedirginliğiyle
tökezleyerek atlayıp eşikten
düşüyorum koltuğun dibine
burnumun dibinde
elli bir numara palyaço ayakkabısı
burnumun ucunda
akbabaları ziyafete çağıran leş kokusu
...
(bir tarafta develer tellal olmuş peştamal bellerinde, pireler berber olmuş ustura ellerinde,
baldırı çıplak üç maymun bitlerini kemiriyor birbirinin... ne dilleri dilll ne gözleri gözzz, ne kulakları kulakkk)
tıngır mıngır sallanıyor
anamın beşiği dizimin dibinde
içinde ak gelinliği
üstüne tünemiş
kara haber tellalı ihtiyar baykuş
az ileride
çok az ileride
mazot ve sidik kokusu taşıyor haliçe
fillerin çektiği tren
bir tarafta prova yapıyor sirk bandosu
kurşun askerler nöbette
paçamda yengeç ısırığı
omuzumda kuzgun pisliği
...
palyaçonun yüzü duvara dönük
bir elinde kırmızı balon
bir elinde parmaklarımın kan pıhtısı
konuştukça konuşuyor habire
konuştukça çoğalıyor fısıltılar
çoğalıyorr
çoğalıyorrr
sirke kokusu peydahlanıyor birden bire odada
kesif mi kesif
ağır mı ağır
çürük mü çürük
unut diyor mayhoş bir sesle
unut
unut
unut
yüzünü
sesini
kendini
unut
herkesi
her
şeyi
gölgeni
görmüyor
duymuyor
ann
laaa
mııı
yorrr
seni kimse
hiç ama
hiçkimse
sevmiyor
istemiyor seni
en çok da o
unut diyorsam unut
unut
unut
unut
...
üç elma intihar ediyor sonra
üçünün de dışı allı pullu
üçünün de nüvesi kan su ve meni
üçünün de üstünde şeytan ısırığı
düştükleri yer
alın teri mezbahası
yalnızlık salyası
ihanet ifrazatı
::::
büyüyüp kendime geldikçe
uzaklaşıyorsam kendimden
kabus gibi dönüp dönüp
hep kendime çarpıyorsam
hiç olmadığım hiç görmediğim yerlerde
hep çıkmaza varıyorsam
ben değilsem hiçbiri
kimim ben
bu yaşananlar neyin nesi
::::