5
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
413
Okunma
bilmukabele cansuyum ve merhaba
eh n’olsun işte
zebercet’ten hallice
teşrinievvel kadar kasvetli
naftalin kafasında yaşayıp gidiyorum işte haylice
şimdilik hayattayım ya
buna da bin mörfi
kürk mantolu madonna şahidimdir
hatta
yalanım varsa makyavelli öpsün alnımı bak
kim vahyettiyse bana bu sensizliği
haberim yok
duymadım
diye
günah çıkarttıktan sonra
artık gelebilirim teşrik-i mesâimize
bak benim
beni hayata bağlayan çıtı pıtı çıt çıt kopçam
hiç darılıp gücenmece yok baştan diyeyim
ne sen
ne başkasıdır bu toyun müsebbibi
bilakis mevzu alenen ben
ve düpedüz seninleli menfaatlerim olup
senden habersiz yazdığım
bu gerekçeli manifesto gereğincedir
kapalı kapılar ardındaki bu çöküşme bu nümayiş
yahut
ülkecek
birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde
hayallerimi önce iğdiş
sonra iğfal eden şu kompozit hayata inat
dönenceme döndürtmek için seni
sana semirmiş
sana aşermiş yerlerimin
ön sevişmesidir de diyebiliriz icabında
- çok günahkârım biliyorum
affeylesin sıpartaküs
olan oldu demekle olmuyor tabi ama oldu olan
ki bu olanların toyumuzla alakası çok kel
ancak toydan çıkacak karar soyumuzla pek alakadır
namütenahi bir mevzu olsa da mevzu
bağlantısı yok dersem namerdim
karışacağımız çoluk çocu(klu)ğumuzla
hasılı
yokluğunun şu münferitliği karşısında
aczden ırayıp domursun diye aşkımız
kuruldu bu iki kişilikli mahşeri miting
bu toy toy
merhaba
seyyanen ulamak ve zulalamak için seni
tez vakitte katılmalısın gayrı kervanıma
hadi kalk
hortlamasın durduk yere
mezarına çaputlar bağlayıp
adaklar adadığım gulyabani baba
çünkü aşk
varlığı
goyne çörekrelenen gönyesiz delik deşik zırh
hafif meşrep spazm
gece gündüz gelen heyula
vuslata dikenli tel
yokluğu
aşırı dozda siyanür sarhoşluğu
kara mavi
koyu korkunç sabotaj
belki de bu yüzden
ne nakit baksam
sanki belgesel izliyormuşum gibi
timsahların löplediği ceylanlar beliriyor
tıraş sonrası buğu tutmuş aynada
ne hikmetse
nehirler hep bi’viktorya sikrıt’et kırmızısı
hay bin lanet nakit demişim yavv
ama olsun vakit nakittir sonuçta
hazır mısın
acilen eR-Haşhaş pozitif bir isim vermeye aşka
(laf aramızda naftalin gastridimi azdırıyor diye haşhaşa başla dedi doktor günde üç öğün tok)
a’sı b’si fark etmez sıfır ve negatif olmasın kâfi
dertleri mıknatıs misali çeken bu yaşamda
hep negatifine denk gelip gelip
yeterince sıfırı tükettik
(yoğusam çoçukluğuma dönüp
başa sarmak var bu defresifliğimi bulmak için de
fıroyd ölmüş diyollaa)
(negatif dedim de aklıma geldi 6gen peteğim
sinemaların
makine dairesinde çöp kovasına altılmış
90’lı yılların
o yeşilçam erotik film kırpıntılarından öğrendik biz
sevişmeyi heheyy
bundandır kesik kesik sevişmelerimiz
sonrası hep ham hum şaralop
- çenem düştü iyice - tut)
ah benim kutu kutu kokonatlı kurabiyem ahh
sen ne dersen de de
bir an önce kavuşmalıyım sana
çok özledim
devranın patinajsız sırt döndüğü bu çağda
endeks parite ve rayiç bedelleri hiçe sayıp
özgür ata atların yelelerinin takıldığı çitlerce
yetmiş yedi milletin sığındığı yedi kat göğün yağmurunu
bembeyaz göğsünde yumuşatıp
güneşi kucaklar gibi bakan gözlerini
katillerin olay yerinde çadır açtığı
küresel ısıtıcıların masallara sermaye
tüm park-bahçe ve mesire yerleri dahil
deprem toplanma alanlarının aveme olduğu
hamdolsun soluğun karbona bulanıp solduğu
ormanların yanarak(!) intihar ettiği
şu bir nefeslik şerri hayatta
çok revaçtadır benim için limanî gözlerin
(e ama çabuk karar ver
birazdan basar toyu polis
alır götürürler
yasa dışı toplantı ve gösteri düzenlemekten beni
sonra görüşemeyiz bak sittin sene
naftalin kullanmaktan sabıkam var hem
valla abi satıcı değil seviciyim
yalanım varsa tutsun tutankamon öpsün bak
desem de
evvela recm’eder
peşinden de bi’güzel
si
sii
siii
siiii nek kaydıya çevirirler kafamı alimallah
sonra kötü yola düşer bitlerim
ardından yaşasın anksiyete)
e hadi ama naz yapma
oyalanma
özledim seni
en çok da
işgal altındaki istiklal caddesini
dedesinin bağıymışcasına arşınlayan
elin ingilizini iplemeyip
kurşun vızıltılarına kafa atan
sırtı mavzerli ipsiz irecep gibi efelerden ve
bela gözetmeden istiklal yolu’ndan aşıp
aşşa ankara’ya varan dağları mesken tutmuş
kağnıcı analardan yadigar
yetim ninnilerine ev sahipliği yapan sesini
adaleti atalet zannederlerin gölgesinde
tüm zilleri çalıp kaçan çocuk misketlerinin
bombalara aksesuar kılındığı
şeytan uçurtmalarının yerini siha’ların aldığı
kağıttan gemilerin fırkateyne döndüğü bu devirde
huzur aşılayan sesin çok meşru kılar aşkı
hadi
ninni söyle
kov bostandan danayı
dizlerinde uyut beni
haydi dön bana
gelirken ellerini de getir
hani şu
fabrika atığı kızılla bocalı menderes’ten
zeytuniye dem vuran dicle’ye
bağrına deq döşemiş analar gibi dövmeli tenin
karadeniz misali kıpır kıpır minik memelerin
bunca kokuşmuşlukta tanrıçalar diyarı ege gibi mis kokun
gülüşündeki o akdeniz ferahlığın
dividinden döküldükçe diz çöktüren dizelerin
ve ayrılığa yağlı urgan geçiren sözlerin bir yana
saçımı okşayan ellerini
kâh bir lokma umudu
kâh özgürlüğü örgütleyen siyah saçlarından beri
dokunduğunu altına çeviren simyacılar ederince
bütün yorgunluğumu alan ellerin
tüm aşksal keyfimin cevval kahyası
sana diyorum
polisler gelip almadan
kötü yola düşmeden bitlerim
şefkatle dokun saçlarıma
hadi durma
enddd
madem ki seni seviyorum demeye çekiniyorsun
ripiid aftır mi o zaman beybii
ti amo
de
olmazsa
jö temm
de
o da olmazsa
愛してま
de ve düş yola sonra
hadi gel
koşa koşa gel
yoksa
çıkıp nuh’un gemisindeki sunağa
sana
sadece sana asacağım kalbimi
günahı boynunadır haa
bilesin
affetmez sonra sipinoza