1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
114
Okunma

Gece,
tetiği elinde bir paralı asker gibi,
ketum ve sahici ve bir o kadarda gaddar.
Sabahı kurtuluş görmek de;
düştüğüm bir hatanın,
çıkamadığım labirenti.
Elimde korkuyla karışık,
çamurdan bir umut;
ufukta beklerken güneşi,
gözlerimde eridi karanlık.
Oysa beklediğime değsin isterdim.
Ve fakat gururuma yedirmek,
cam kırıklarında yürümek kadar,
sıktırıyor dişlerimi.
Gitmek istiyorum.
Varmak hedefiyle değil,
unutmak özlemiyle.
Pusulamın çatlak camı,
köprü altında sarhoş,
aşkını haykıran bir adam.
Sormakta bana,
nereye böyle?
Cevaplarımı,
yüzleşmeye korktuğum sorularla,
ardına sığındığım yalanlarla beraber,
geride bıraktım.
Nafile çabama hayran oldu kuşlar.
Suskunluğuma selam verdi duvarlar.
Ve kaçtığım şey yakaladı beni.
Çoğuna vuslatın habercisi,
bazısına yokluğun ürpertisi.
Unutmaya çalıştıklarım,
dört nala kaçtığım vicdanımın sesi.
Dönmek istediğim yere verdim sırtımı.
Kanamaya hazır çöller gibi,
kuşandım cesaret maskesini.
Gel dedim ey gece!
Verecek bir nefesim kaldı sadece.
Alabilirsen al,
ve koy daha önce aldıklarının üstüne.
5.0
100% (1)