1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
246
Okunma

Baba...
Ben sana hep geç kaldım.
Konuşurken bile,
Sarılırken bile,
En çok da seni severken geç kaldım.
Sen bir gün ansızın sustun.
Dünya, senden daha gürültülü oldu o an.
Kulağımda hâlâ sesin var,
Ama duyamıyorum.
Çünkü duymak yürek ister baba,
Bende o yürek seninle gitti.
Tabutunun başında durdum…
“Baba kalk” dedim içimden,
Hiç yüksek sesle demedim,
Çünkü bilirdim, yorgundun.
Ama içimde bir çocuk,
Avaz avaz bağırıyordu sana:
Kalk! Daha seni sevdiğimi söylemedim.
O eski eve geldim sonra.
Kapıyı açtım,
Ama sen çıkmadın karşıma.
Bir kere bile “hoş geldin oğlum” demedin.
Sanki sesin de gömülmüş seninle.
Odan hâlâ sen kokuyor.
Duvara asılı fotoğrafta,
Ben gülüyordum.
Sen, öylece bakıyordun bana…
Şimdi o resimde bile
Bana bakmıyor gibisin.
Pencereden düşen ışık
Yalnızca seni aydınlatıyor.
Ben karanlıkta kaldım baba.
Gözlerim seni değil,
Seni hatırlatan gölgeleri arıyor.
Ben sana sarılmak istiyorum şimdi,
Ama kollarım hep boşlukta.
Ve içimde büyüyen tek şey
Bir özür:
"Seni çok sevdim ama hiç söyleyemedim."
Ellerin...
O koca ellerin,
Artık hiçbir kapıyı açmıyor.
Ama içimde her kapıyı onlar kapatıyor şimdi.
Bir şeyin sonu gibi baba,
Bir ömrün sustuğu yer gibi...
Ve ben,
Bana son kez "oğlum" demeni
Bir duvarın soğuk yüzünde bekliyorum.
Ama duvarlar sessiz.
Sen de sessizsin.
Hem yetim hem geç kaldım...
Öksüzken senin gölgendi sığınağım.
Peki ya şimdi baba,
Ben nereye sığınayım?
5.0
100% (3)