5
Yorum
15
Beğeni
4,8
Puan
153
Okunma
Bir zamanlar, her sabah aynaya baktığında kendini gülümserken görürdü.
O gülüş, ne bir süs ne bir alışkanlıktı — kalbinden taşardı.
Küçük şeylere gülerdi; bir çocuk kuşlara taş atmadan önce durduğunda,
ya da rüzgâr Munzur’un kıyısında saçlarını karıştırdığında.
Ama bir gün, bir cümle… bir bakış… bir gidiş,
o içten gelen gülüşü susturdu.
Kimse fark etmedi önce — çünkü o yine gülümsemeye çalıştı.
Ama o gülümsemenin içinde bir “zor” vardı, bir “yorgun” vardı.
Zaman geçti.
Artık her şey yerli yerindeydi, ama içi bomboştu.
Ne müzikler aynı tınıdaydı, ne sabahlar aynı ışıktaydı.
Kahkahalar yerini sessizliğe,
umutlar yerini “belki bir gün”lere bıraktı.
Bir akşam aynaya baktı ve kendi kendine fısıldadı:
“Ben gülmeyi unutmuşum.”
O an ağlamadı… çünkü gözyaşları bile yorgundu.
Sadece sessizce gülümsedi — alışkanlıktan, belki de inattan.
O gece gökyüzüne baktı,
ve içinden bir ses dedi ki:
“Bir gün yeniden gülersin… belki Munzur’un sesiyle,
belki bir çocuğun kahkahasında,
belki de kendi kalbini affettiğinde.”
Ve o an, ilk defa uzun zaman sonra,
dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı.
Belki tam bir gülüş değildi ama — bir başlangıçtı.
Gülmeyi Unuttum
Bir zamanlar gülüşlerim vardı,
Sabahların içine sığmazdı…
Şimdi aynalara bakıyorum,
Yüzümde sessiz bir yağmur var sadece.
Rüzgâr bile hatırlıyor beni,
Nasıl kahkaha atardım dağlara karşı…
Şimdi rüzgâr bile geçerken ürküyor,
Sanki ben değilim o eski ben.
Gülmeyi unuttum,
Bir yüreğin ağırlığında kaldı tebessümüm.
Bir fotoğraf karesinde,
Bir çocuğun gözlerinde,
Bir baharın ortasında bıraktım kendimi.
Ne zaman gülmeye kalksam,
Bir anı tutar elimden — “dur” der.
Ve ben dururum,
Yarım kalmış bir şarkının içinde…
Ama biliyorum,
Bir gün yeniden açacak içimde o çiçek,
Bir gülüş dönecek dudaklarıma,
Belki Munzur’un suyuyla,
Belki bir “merhaba”yla.
Ama bugün…
Gülmeyi unuttum sadece,
Sevmeyi değil.
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)