1
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma
DersimliKiz, yıllardır içinden taşan duygularla yaşardı.
Çocukluğundan beri, derelerin uğultusunu, dağların sessizliğini dinler, ama kendi içindeki fırtınaları kimseye anlatamazdı. İnsan doluyken konuşamazmış, derler ya… O da öyleydi. Ne zaman içi acıyla dolsa, dudakları mühürlenir, gözleri anlatmaya başlardı.
Bir gün Pülümür kıyısında otururken, içindeki yükün ağırlığını hissetti. Yüreğinde kopan fırtınaları kimseye söyleyememenin verdiği acı, dağlardan daha ağır geliyordu. Çevresindekiler onu güçlü sanıyordu. “Susuyor” dediler, “demek ki sakin.” Oysa suskunluğunun ardında, kırıklar, hayal kırıklıkları, yarım kalmış sevdalar vardı.
Anlatmak istedi… Ama kelimeler boğazında düğümlendi. Çünkü kimse anlayamazdı o derinliği. Kimse, Munzur’un azgın sularında gizlenen acısını, rüzgârın savurduğu yalnızlığını göremezdi.
Geceler onun dostu oldu. Ay ışığında, yıldızlara konuştu. Onlar dinledi, onlar anladı.
Sonra bir gün kalemi eline aldı. Anlatamadıklarını yazıya döktü. Ve işte böyle başladı şiirleri… İçinde kopan fırtınalar, dize dize kağıda aktı.
Artık onun suskunluğu bir ceza değildi. Suskunluğu, şiirlerinde yankı bulan bir ses olmuştu. Her dize, kalbinin türküsü; her kelime, sessizliğinin ağıtı oldu.
Ve bir gün dedi ki:
“Ben konuşamadım ama şiirlerim konuştu. İnsan doluyken susar, ama şiir yazdığında, dağ bile dile gelir.”
İnsan doluyken konuşamazmış,
Kelime boğazında düğüm olurmuş.
Sustuğunda sandılar ki sakinim,
Oysa içimde dağlar devrilmişti.
Bir bakış yetseydi anlatmaya,
Munzur’un gürleyen suyunu çağırırdım.
Her damla fırtınamdan bir iz taşır,
Pülümür taşlarında yankılanırdı.
Anlatmak isterdim içimde kopanları,
Gecelerin sessizliğini bölen çığlıkları,
Ama sesim, kar altında kalmış bir kardelen gibi,
Kırılmamak için sessizliği seçti.
Bil ki, içimde saklı kalan her fırtına,
Bir gün şiir olup dile geliyor.
Ve ben her dizede seni çağırıyorum:
DersimliKiz, suskunluğumun adı,
Fırtınamın yankısı, kalbimin türküsü.
5.0
100% (2)