0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
88
Okunma

Yastıksız Çocukluk
Kirpiklerimden sarkan gece,
üşüyen bir alfabenin ilk harfiydi o zamanlar.
Konuşmayı unutmuş oyuncaklar vardı
kapanmayan çekmecelerde.
Hiçbir dua, elime sığmayan
çocukluğumu geri getiremiyordu.
Bir çocuğun gülüşünden korkardım bazen.
Her çocuk,
biraz başkasının masalında yetimdi.
Gözyaşımı içime çekmeyi öğrenmiştim
kendi hikayeme bile acımadan.
Hala dizimde izi var yıldızların
koşarken düşürdüğüm gecelerden kalma.
Ben, büyümeyi bir yara gibi taşıdım.
Sarmayı bilmeden kanattım.
Büyümek, bir trenin yanlış durağında
unutulmak belki de.
Kimse inmemiş,
kimse binmemiş.
Ve sen beklemişsin,
Çok üşümüşsün, ama geçmemiş.
Yorganım, uykusuzlukla örtülüydü.
Yastığımda, başını koymamış cümleler vardı.
Her biri, yolculuğun başladığı yerden eksikti.
Her gece, birkaç harften düşüp
yüzümü bulamayan bir yolcuydum.
Bir köşe lambası gibi yanardı gece
dilin kaybolduğu bir sokakta.
Ben, ağlarken büyüyen bir çiçektim.
Her yaprağımda bir ağıt saklıydı.
Hiçbir bayramlık ayakkabı
geri getirmedi annemin telaşla ördüğü sabahları.
Ütüsü kaçmış gülümsemeler
dolandırdı dudaklarımda.
Kapı önü kokan bir sessizlikte büyüdüm.
Zamanın geçtiğine
yalnızca çürüyen patateslerden emindim.
14.04.2025 / 08.10
Gökçe KIZILDEMİR
5.0
100% (7)