2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
145
Okunma

Eksik Zaman Kipi
Bir sabah, kalbimi mutfağa düşürmüştüm.
Yanına hiçbir şey koymamıştım.
Çaydanlığın altını kimse yakmamıştı o gün.
Pencerede bir perde vardı.
Rüzgârla konuşmayı çoktan unutmuştu.
İçimde, eski bir oyuncak bebek sallanıyordu.
Dizlerini sarmış, annesini bekliyordu.
O sırada sokaktan bir çocuk geçmişti.
Üzerinde beni andıran bir hırka vardı.
Gözlerini görmemiştim ama düşünmüştüm.
Belki o da nefes alırken korkuyordur, diye.
Bir yerlerde biri ağlıyordu.
Sanki benmişim gibi yankılanıyordu sesi duvarlarda.
Yastığımın içine bir orman dikmiştim duymayayım diye,
ama her gece yapraklarıyla
beni uykusuz bırakıyordu.
Uykusuzluğun kokusu evin içine sinmişti.
Raflarda, tozlanmış tabaklar dizilmişti.
Üzerlerinde yarım kalmış anılar vardı.
Birini silince, geçmişim öksürmüştü sessizce.
Kapının önünde unutulmuş bir çift ayakkabı
çaresizce duruyordu.
Biri benden küçük, diğeri benden yorgundu.
İkisini de giyemiyordum artık.
Biri gitmek istiyor, öteki dönmekten korkuyordu.
Gitmekle kalmak arasındaki o sessizlikte
bir bardakta donmuş suya bakmıştım.
İçimdeki korku kadar berrak,
içimdeki ses kadar bulanıktı o.
Bir gece lambası yanıyordu odanın köşesinde,
ama ışığı değil, korkuyu büyütüyordu.
Gölgemde bir kuyu açılmıştı.
Sesimi oraya atmıştım geri dönmesin diye.
Her şey yeniden sessizliğe dönüyordu.
Sanki biri az önce ağlamış da
odada hâlâ gözyaşının kokusu kalmış gibiydi.
Duvardaki saat, dakikalarını birer birer mezara indiriyordu.
Zamanın yüzü solmuş,
gözlerinin altında benim uykusuzluğum vardı.
Masanın ucunda bir kaşık duruyordu.
Gümüşü paslanmış değil, yalnız kalmış gibiydi.
Ben de öyleydim biraz.
Parlayan yerlerimden değil,
suskunluklarımdan anlıyordum varlığımı.
Yere düşen bir gazete sayfası kıpırdamıştı rüzgârla.
Üzerine bir cümle yazılmıştı:
“Yaşam, bazen yanlış yazılmış bir fiildir.”
O an gülümsemiştim.
Çünkü bende her şey, eksik zaman kipinde yaşanmıştı.
Bütün bunların arasında kalbim hâlâ oradaydı;
mutfağın en köşesinde.
Soğumuş, ama hâlâ bir şey bekliyormuş gibiydi.
Perde bu kez kendi isteğiyle kıpırdamıştı.
Rüzgâr unutmuş olsa da ben hatırlıyordum onu.
Oturuyordum çırılçıplak ayaklarımla.
Belki bir gün, hiç gelmeyecek şey bile gelirmiş gibi.
04.10.2025 / 22.05
Gökçe KIZILDEMİR
5.0
100% (9)