15
Yorum
54
Beğeni
5,0
Puan
533
Okunma


Hayaller Mezarlığı
Çocukluğun alfabetik sırasını unutmuştum.
Kurşun kalemle yazılmış
gülüşlerim vardı defterimde.
Elma dediğimde,
sesim, annemin sesinde yankılanırdı.
Kalem kutusunda kelebekler uyurdu.
Bir tebeşir lekesi gibi
kalırdım kaldırımda.
Yağmur yağsa da izim silinmezdi.
Kırık dökük salıncaklar sallanırdı içimde.
Zaman, bir zil gibi çalardı uykularımda.
Avuçlarımda, uçurtmamı tutamayan
kuşsuz bir gökyüzü vardı.
Balonlardan da korkardım.
Oyuncak bebeklerime sarılırdım.
Bir yanımda, kız çocuğu
rüzgarla ip atlardı.
Diğer yanımda,
rüyasında yürüyen çocuk
sabahları hiç uyanamazdı.
Hep aynı salıncağa binerdi
masalda kaybolan çocuklar.
Ayakları havada kalanlar,
bir anlığına özgürdü gökyüzünde
bulutlarla buluşurken.
Kırmızı bir defterim vardı.
Düşerken, tuttuğum nefesleri yazardım.
Bu da geçti, derdi toprak.
O zamanlar gölgemi,
uçurtmaya bağlamayı öğrenmiştim.
Oyuncak atlar,
düşlerimi taşırdı sırtında.
Babamın ayak seslerini
taklit ederken,
annemin ağlayışını da öğrenmiştim.
Dilsizdim.
Sessizlikle anlaştım.
Oyuncaklarımı da öyle sevdim.
Gözyaşlarımı sakladığım yeri
kimse bilemedi.
Her üzüldüğümde, çekmecedeki
kırık tokaların yanına taşınırdım.
Ağlarken bile sessizdim.
Kimse duyamazdı.
Ağladığımda, odanın duvarları
üstüme gelirdi rüyamda.
Uyandığımda, boğazımda kalırdı
adını koyamadığım.
Küçücük ellerimle,
oyuncaklarımı gömmeyi öğretti hayat bana.
Tenekeden atlı karıncalara
yazılırdı masalım o zamanlar.
Gözlerimi kapatıp
uyuyormuş gibi yapıyordum.
Şimdi her köşem,
kırık hayaller mezarlığı doldu.
Hiçbir saklambaçta bulamıyorum çocukluğumu.
Elma dersem,
bir oyuncağın hüzünlü vedasına rastlıyorum.
26.05.2025 / 16.32
Gökçe KIZILDEMİR
5.0
100% (23)