1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
125
Okunma

Yastık Altı
Ellerinde yara bandı
taşıyan anneler
görünmez yaraların kâtipleridir.
Ağızlarında çırpınan kuşlarla
kelimeleri rüzgara bırakırlar.
Çıkmaz sokaklarda yankılanan
sessizliği toplarlar.
Kimi geç kalmış sözcüklerle
geceyi diker iğnesiz, ipliksiz.
Kimi de yıldızları çalar
yarı uykulu karanlıktan.
Sanki karanlıkta üşümüş gibi
gölgelerini buruşturup
ceplerine koyarlar.
Tütün sarısı bir yalnızlıktan
örerler çocuğunun saçlarını.
Kalplerine sığmayan hatıraları,
duvarların arasına sererler.
Çiçek desenli fincanlarda
acıyan kahveler içerler.
Falında hep
yitik bir sokak çıkar.
Radyolardan düşen cızırtılarda,
ölüm bile uyuyakalmış gibidir.
Gözlerini yastığa bırakırken
ceplerinde sakladıkları
suskunluğa dudak bükerler.
Ayak bileklerine dolanan umutları,
yatağın boşluğuna örterler.
Kirpiklerine takılmış uykuları da,
solgun gözlerinde tutunmaya çalışır.
Kirli tencerelerde bekleyen hatıraları
fırınlamak isterler.
Yanmış ekmek gibi
sözcükleri kabarmadan önce
bir kez daha ısıtmak gerekir, derler.
Acılarını tartarlar sessizliğin terazisinde.
Kocaman elleriyle
unutulmuş yarınları sallandırırlar
terli bir rüyada.
Sabahları, ekmek gibi
düşleri pişirirler ateşte.
Öğle vakti,
çamaşır iplerine asılı kalp atışlarını
yağmur altında kuruturlar.
Akşam olurken
yorgunluklarını fincan köpüğüne bırakırlar.
Geceleri,
çoraplarına düşen sözcükleri sayarlar.
Ay ışığıyla yıkanmış pencerelerde
el yazmalarını bırakırlar.
Notaları eksik bir şarkıyı,
kırıntı kırıntı toplarlar
yastıkların arasından.
Geceyi omuzlarına alıp yürürler
gittikleri yeri bilmeden.
Gözyaşlarını ipliğe takmadan bırakırlar.
Suskun bir denizi taşırlar ellerinde.
Kıyıya çarpan balıklar gibi
geçmişin hayallerini toplarlar.
Hiçbir yerden gelmeyen melodilerle
dünyayı kendi kendilerine uyutururlar.
Sabaha kadar
hiçbir şey olmamış gibi
nefes alırlar.
Kendi gölgelerinde kaybolup
gülümserler kimse görmeden.
24.09.2025 / 04.00
Gökçe KIZILDEMİR
5.0
100% (5)