0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
147
Okunma
Sevgilim,
Saat özlem’e çeyrek kala yazıyorum sana…
Ayaz, penceremin camlarını döverken,
ben içimdeki sessizlikle kavga ediyorum.
Mutluluk, elimden kayıp giden bir nehir gibi;
ben kıyısında susuz kalmış bir yolcuyum.
Sen ise, kalbime örülmüş huzur;
ulaşamadığım, ama her nefeste varlığını hissettiğim…
Biliyor musun,
ben bazen kendimi ıssız bir sokakta buluyorum.
Kalabalığın ortasında kimsesiz bir çocuk gibi,
soğuk duvarlara yaslanıp seni düşünüyorum.
Sabahın ayazı yüzümü keserken,
bir kapının senin ellerine açılmasını bekliyorum.
O eller…
bütün yangın yerlerimi söndürecek sıcaklığı taşıyor.
Kalbimdeki yara derin,
ama o yara bana seni öğretiyor.
Dakikalar geçmiyor;
zamanın her saniyesi
bir çığlık gibi çarpıyor ruhuma.
Toprak bile, üzerine düşen yağmurla
senden haber taşıyor gibi kokuyor bana.
Ve ben isyan ediyorum sevgilim:
Geçmeyen dakikalara,
dilsiz duvarlara,
susmayan ayaza…
Ama en çok da,
senin yanımda olmayışına.
Senin kokunla dolsun istiyorum iliklerim,
sıcaklığınla kavrulsun istiyorum avuçlarım.
Çünkü senin hayalin bile
benim için hayatın ötesinde bir gerçek.
Ben,
bir adamım;
aşkı hayalin ötesinde yaşayan,
seninle var olup
seninle tükenen…
Ve bilmeni isterim:
Eğer hayat bana bir tek cevher bıraktıysa,
o sensin.
Sevgilim,
ben artık zamanın kendisine değil,
sadece sana inanıyorum.
Çünkü saat özlem’e çeyrek kala değil artık,
benim için her vakit sensin.
ZAMAN TÜNELI
19.08.2025
5.0
100% (2)